Borsa yatırımında başarılı olmanın temel kuralları arasında, %10 kuralı ve sektörel dağılım, portföyü çeşitlendirmenin neden önemli olduğunu gösterir. Yatırımcılar, “güller ve dikenler” misali hem avantajları hem de riskleri analiz etmeli ve hisse alım stratejilerini buna göre şekillendirmelidir. Hangi hisselerin ne zaman alınması gerektiği ve borsa-dolar ilişkisi gibi faktörler, alım kararlarında etkili olurken, borsada dengeleme stratejileri riskleri yönetmede kritik bir rol oynar. Bu yazıda, bu temel kuralları ve nasıl uygulanacağını keşfedeceğiz.
Borsa yatırımı yaparken 2 önemli faktör dikkate alınır. Bunlardan biri elde edeceğimiz potansiyel getiri, diğer ise aldığımız risktir. Yatırım yaparken optimum bir şekilde kârı maksimize etmemiz gerekmektedir. Bu yönde de kullanabileceğimiz belli araçlar vardır.
Hisseleri çeşitlendirmede değişik kaynaklar değişik rakamlar verse de aslında bunu akademik açıdan araştırdığımızda en az 10-15 hisse bulmamız gerekiyor. Mümkünse 30'a kadar çıkmamız riski düşürecektir. 30 hisseden sonra daha fazla çeşitlendirme yapmamızın çok bir faydası yoktur, fakat özellikle borsaya yeni başladıysanız riski minimize etmiş, oynaklığı azaltmış ve getiriyi çok daha yüksek yüzdelerle garantilemiş olursunuz.
Borsaya yeni başlayanlar için bir hisseye %10'dan fazla ana para yatırmamak önemlidir. Ancak siz paranızın hepsini bir hisseye yatırdınız ve sonra çok iyi performans sergiledi yukarılara gitti sorun yok, ama bir hisse de mümkünse %10'nu geçmemek ve sektörel dağılıma dikkat etmek kritiktir. Çünkü belli bir sektörde çok yoğunlaşırsak ve o sektörde işler bozulursa bu sefer bizim getiri potansiyelimiz de düşecektir.
Bahçemizde gülleri sürekli budar ve dikenlere de çok daha iyi bakarsak iyi bir bahçeye sahip olmayız. Bu nedenle, bazı hisseler çok iyi yükselecektir bazıları düşecektir, ama yükselenlerden kırpıp zayıf performansı gösterenlere daha fazla kaynak ayırmak doğru bir strateji olmayacaktır. En doğrusu mümkün mertebe eşit bir şekilde hisseleri dağıtmaktır.
Tabii ki, bir hisseyi almaya başladıktan sonra inanılmaz gittiyse, acayip yükseldiyse artık o hisseye yeni para koymanızın bir anlamı yoktur. O zaman diğer hisselere birikim yapmaya devam edebilirsiniz. Ancak, normal şartlarda yatırım yaparken mümkün mertebe bütün şirketlere benzer ağırlıklar vermeye çalışabilirsiniz. Ama bazıları çok güvendir çok güçlüdür ve bazıları daha risklidir. Belki ona göre de bir dağılım yaparız. Örneğin, en güvendiğiniz hisselere daha çok, biraz daha riskli olan hisselere daha az yatırım yapabilirsiniz. Bu da bir stratejidir.
Genelde odaklanma övülür ve 3 hisse alın, 5 hisse alın, 6'yı geçmeyin. Aslında bu söylem bir temele dayanmaz. Dünyadaki en büyük yatırımcılara da baktığımızda, örneğin Warren Buffett odaklanma stratejisini benimseyen bir yatırımcı olduğu düşünülür aancak 100 hisseden daha fazla bir pozisyonu vardır. Halka açık hisseleri arasında belki Apple'ın ağırlığı fazla, ama toplam portföye baktığımızda %10'u geçen bir pozisyonu bile yok.
Soros ve Philip Carret ve Shelby Davis gibi her biri 50 tane 100 tane 500 tane pozisyon taşıyan insanlar ve uzun vadeye baktığımızda odaklanmamanın bir handikapını yaşamamışlar. Dünyada uzun vadede en yüksek getiri elde etmiş yatırımcılar olmayı başarmışlar.
Çeşitlendirme yapıp kurumsal hisseleri seçebilmek için aşağıda örnek bir tablo paylaşıyoruz sizinle. Tabii bu yatırım tavsiyesi değildir. Fakat yine de belli sektörlerin en üstünde bulunan şirketlerin özeti olarak belki bu tabloyu görebilirsiniz. Örneğin, sigortacılıkta Anadolu Hayat, bankacılıkta Garanti, aracı kurumlarda Şişe gibi. Her bir sektörden lider kuruluş bu tabloda yer alıyor ve bu şirketler de nispeten kurumsallık seviyeleri yüksek firmalar. Bu şirketler arasında belli bir sepet yapmak mantıklı bir strateji olabilir.
Kod | Hisse Adı | Sektör |
ANHYT | Anadolu Hayat | Sigortacılık |
GARAN | Garanti Bankası | Bankacılık |
ISMEN | İş Yatırım | Aracı Kurumlar |
SISE | Şişecam | Cam |
OYAKC | Oyak Çimento | Çimento |
ARCLK | Arçelik | Dayanıklı Tüketim |
EREGL | Ereğli Demir Çelik | Demir-Çelik Temel |
PGSUS | Pegasus Hava Taşımacılığı | Havayolları ve Hizmet |
KCHOL | Koç Holding | Holdingler |
ENKAI | Enka İnşaat | İnşaat - Taahhüt |
CCOLA | Coca-Cola İçecek A.Ş. | Meşrubat / İçecek |
YATAS | Yataş Yatak | Mobilya |
FROTO | Ford Otosan | Otomotiv |
BRISA | Brisa | Otomotiv Lastiği |
EGEEN | Ege Endüstri | Otomotiv Parçası |
BIMAS | Bim Birleşik Mağazalar A.Ş. | Perakande - Ticaret |
TUPRS | Tüpraş | Petrol |
KLKIM | Kalekim Kimyevi Maddeler | Seramik |
LOGO | Logo Yazılım | Teknoloji |
MAVI | Mavi Giyim Sanayi Tic. A.Ş. | Tekstil Entegre |
INDES | İndeks Bilgisayar | Bilgisayar Sistemleri Satış |
Dünya borsalarının uzun vadeli performansına baktığımızda genelde yukarı doğru trend görsek de dönem dönem bir yukarı bir aşağı zikzak hareketi (testere) de oldukça beklenen bir durumdur. Aşağıdaki görselde Türkiye'de BIST 30 endeksinin, yani en büyük 30 şirketin dahil olduğu endeksin, 2007 yılından bugüne hareketini görmekteyiz.
Gördüğünüz gibi 2008, 2011, 2013, 2015, 2018, 2020, 2021 ve 2022'de, yani çok defa, %20, %30, hatta %60'lara varan düşüşler ve bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı hareketler görüyoruz. Her ne kadar aşağı hareketler oran olarak düşük görünse de %33 büyük bir düşüşü telafi etmek için en az %50'lik yükselme gerekir. O yüzden düşüşlerin maliyeti çok ağırdır ve bu düşüşlerin olduğu dönemde de enflasyon da işlediğini düşünürsek daha ağır bir maliyeti olduğunu da görmekteyiz.
Tabi son dönemde bu düşüşlerin frekansı biraz daha sıklaştı, yani bir düşüş olsa da 3-5 ay sonra yükseliyor. Ancak, 2008 yılına baktığımızda 13 aylık bir düşüş varmış ya da daha eski zamanlara baktığımızda daha uzun süreli de düşüşler olmuş. Özellikle sıkı para politikası uygulandığı bir dönemde borsa uzun vadede uzun süreli de düşebilir. Şu ana kadar özellikle yeni yatırımcılar sıkı para politikasına aşina değil, çünkü genelde para arzı borsayı sürekli destekliyor. Fakat senaryolar değiştiğinde başımıza da ne geleceğini bilmemiz zor. O yüzden aslında alım zamanlamasına dikkat etmek önemli.
Yukarıdaki grafik 2008'den itibaren, ama biz grafiğe 2000'den itibaren baksaydık, 2000'de borsa inanılmaz yükselmişti ve 2000'de borsaya girenler yıllarca, enflasyondan düzeltilmiş olarak bakıldığında, zararda beklediler. Öyle bir senaryoyu yaşamamak için de alımları belli bir sistematiğe göre kurgulamak faydalı olabilir.
Yukarıdaki örnek tabloda görebileceğiniz gibi bu alım stratejisini borsada uzun vadede uygulayabilirsiniz. Borsa için belli bir portföy ayırttık, yani yatırımımızın tamamını borsaya zaten yapmak zorunda değiliz. Ancak, borsaya ayırdığımız para ile nasıl yatırım yaparız onu anlatıyoruz. Burada iki farklı durumumuz olabilir.
Toplu Para İçin Planlama: Toplu paramız varsa, BIST endeksinin seviyesinden bağımsız olarak, dışarıda kalırsak bunun ağır maliyeti olur. O yüzden paramızın %40'ı ile hemen borsaya giriyoruz. Kalan %30'luk kısmı 3 yıla, çünkü Türk borsasının geçmiş istatistiklerine baktığımızda 3 yıldan uzun süren ralli ya da 3 yıldan uzun süren bir ayı piyasası olmamış. Demek ki biz 3 yıllık bir dönemi baz alırsak ve yayarsak riski iyice minimize etmiş oluruz. Belli dönemlerde pahalı alırız, belli dönemlerde ucuz ama bunu zamana yaymış oluruz. İlk peşin alımımız borsanın dışında kalmamızı engelliyor.
Eğer büyük bir ralli olursa artık dışarıda değiliz, paramızın en azından %40'ı içeride. Diğer alımların zamana yayılması da bizi büyük bir ayı piyasasından nispeten koruyor, çünkü ilk alımları belki yukarıdan yaptık ve sonra iyi bir ayı piyasası geldi. Takip eden dönemde de daha ucuzsa almış oluruz.
Burada ayı piyasasıdan kastımız, borsanın düştüğü zamanlara borsa literatüründe ayıp piyasası, borsanın çok yükseldiği dönemlere de boğa piyasası denir.
Üçüncü bir kısım ise %30'luk bir kısım. Eğer borsa çok sert düşerse büyük şirketlerin böyle %70-80'lere varan oranda düştüğü dönemler yaşanabilir, ki geçmişte yaşandı. O dönemde de bir yedek ayırmamız ve eğer böyle büyük bir düşüş olursa da aslında yatırımcılar için bu mükemmel bir fırsat olmaktadır. Eğer paramızın tamamı borsada olursa bu düşüşten tam anlamıyla yararlanamayız. O yüzden o ayırdığımız yedeği de o dönemlerde borsaya aktarmak mantıklı bir strateji olabilir.
Düzenli Birikim İçin Planlama: Eğer düzenli birikim yapıyorsak, tabii peşin aktarabileceğimiz bir tutar yok, paramızın %70'ini zamana yayarak her ay ya da 3 aylık alımlarla borsaya girebiliriz. Birikimlerimizin %30'unu büyük düşüşler için yedek ayırabiliriz. Bu uygulanabilecek stratejilerden biridir. Tabii burada pasif yatırım stratejilerini konuşuyoruz.
Borsa normalde riskli olarak algılanır, ama borsaya hiç para koymamak belki borsaya portföyün %30'unu koymaktan daha riskli olabilir. Çünkü Dolar düştü, ekonomi çok iyi gidiyor ve bizim borsada hiç paramız yok. O zaman ciddi bir fırsat maliyetimiz var, ama oysa çeşitlendirilmiş bir portföyümüz varsa riski sevmeyen bir insan bile olsak oldukça güvende olabiliriz.
Yukarıdaki grafikte enflasyondan arındırılmış olarak Dolar ve borçlar arasındaki ilişkiyi görmektesiniz. Mavi çizgi BIST 100 endeksini, turuncu çizgi ise enflasyondan arındırılmış Dolar kurunu göstermektedir. Gördüğünüz gibi 1994, 2001, 2008, 2018 kur şoku ve 2020 kovid dönemlerinde borsa düşerken, Dolar yukarı yönde tepki vermiş. Yani aslında borsa için ayırdığımız paranın nakitte kalan kısmını Dolarda tutarak bu ters hareketlerden de faydalanabiliriz. Eğer bir krize denk gelirsek, 1994, 2001 ya da 2008 gibi, o zaman Dolar ciddi anlamda yükselecek ve hem portföyün toplam dengesini koruyacak hem de borsa tam çakıldığı bir dönemde Doları bozup dip yapmış borsaya girme şansı yakalayacağızdır.
Toplu para için planlamada %30'luk bir fedakarlık yapıyorduk ve paranın tamamını borsaya koymuyorduk. Bu miktar bizim emniyet için ayırdığımız bir tutar olarak düşünülebilir.
Borsa hakkında zamanlama yapmak, yani borsanın düşeceğini yükseleceğini tahmin etmek, finans literatüründe bir günah olarak adlandırılır. Çünkü genelde piyasayı zamanlamaya çalışanlar başarılı olmaz. Makro strateji izleyen, dünyanın makro ekonomik haberlerini en iyi analiz edebilen, yöneticilerin genel performansına bakıldığında düşük olduğu görülür.
Warren Buffettt gibi ya da büyük yatırımcıların zamanlamaya karşı oldukları bilinir. Derler ki, biz gelecekte neler yaşanılacağını bilemeyiz, o yüzden borsa yükselecek düşecek diye tahmin etmek yerine piyasa koşullarında farklı bir pozisyon alırız, yani onu hiç umursamadan pozisyon alırız. Bu durumda da aslında dengeleme stratejisini izlersek hem riski yönetmiş oluruz hem de farklı hareketlere karşı bir tedbir almış oluruz. Dengeleme stratejisi, Burton G. Malkiel isimli hem dünyaca ünlü finans profesör hem de çok büyük bir yatırımcının da önerdiği bir stratejidir.
Borsada bu strateji ile portföyümüzün şu oranını borsaya şu oranını Dolara yatıracağız. Bu farklı enstrümanlar arasında da bölüştürülebilir, örneğin %50 borsaya yatırdık, %50 de nakitte durmaya karar verdik. Tabi %50 nakiti Dolara yatırdık, %50 de borsada tuttuk. Sonra Dolar sabitken borsanın çok yükseldiğini düşünelim. O zaman borsanın portföyümüzdeki payı %60'a çıktı. Tabii borsanın portföyündeki payı %51'e çıkınca hemen hareket etmeyip, biraz bekleyip %50 dengesinden bir %10'luk bir bozulma olması beklememiz iyi olacaktır ya da yılda bir defa düzenleme yapabiliriz.
Burada %10'luk bir bozulmada düzeltme stratejisini benimsemiş olalım. Daha sonra hisselerin bir kısmını satıp Dolara geçeceğiz. %50'ye %50, yani %50 borsa %50 Dolar dengesini koruyacağız. Ondan sonra borsaların düştüğünü düşünelim. Ciddi bir kriz oldu, borsa düştü ve Dolar fırladı. Borsanın payı %30'a düştü. O zaman Doları bozup borsa dipte iken borsaya gireceğiz. Tekrar %50'ye getireceğiz.
Peki paranın %70'i borsada %30'u nakitte ise ve sürekli borsa yükselirse ne olacak? Biz aslında o %30'u tam kullanamamış olacağız, hatta borsa yükseldikçe de ekstra destekleyeceğiz. Böyle devam edeceğiz. Bu bir maliyettir doğru, ama böyle bir senaryo olduysa ve biz borsada isek zaten borsadaki ralliden faydalanmış oluyoruz. Tam faydalanamıyoruz ya da eksik faydalanıyoruz doğru, ama bu bizi mutlu eden bir resim olur. Örneğin, paramızın %50'sini veya %70'ini yatırmış olduğumuz enstrüman mükemmel performans sergilediyse biz neden mutsuz olalım ki? Buradaki amacımız getiriyi maksimize etmek değil, riski minimize etmek ve geleceğe daha sağlam bakmak.
Bir başka senaryo düşünelim. Borsa zikzak yaptı ve sürekli bir yükseldi bir düştü bir yükseldi bir düştü, ki Türkiye'nin özellikle son 10-15 yılına baktığımızda, hatta 1986'dan bugüne baktığımızda, borsa bir yükselir bir düşer. Yukarıdaki grafikte de gördünüz gibi, eğer öyle bir senaryo yaşıyorsak borsa ve Dolar arasındaki geçişlerde ciddi kârlar yazacağız. Bu dengeleme stratejisini kullandığımız için borsa yatay bile seyretse muhtemelen kârlı çıkacağız.
Bir başka senaryoda da borsanın sürekli düştüğünü düşünelim. O senaryoda da aslında sürekli nakitimiz olduğu için, biliyorsunuz hep belli oranları nakitte tutuyorduk, borsa düştükçe borsaya takviye yapıyoruz ve yeniden nakitimizi borsaya yönlendiriyoruz. Eğer bir gün borsa yükselmeye başlarsa o maliyetlerimizi telafi etmemiz oldukça kolay oluyor.