Borsada Dengeleme Stratejisi Nedir? Nasıl Uygulanır?

Borsada dengeleme stratejisi, riskleri minimize ederek uzun vadeli kazanç sağlamayı hedefleyen bir yatırım yaklaşımıdır. Bu stratejide alım zamanlaması ve yatırım şekli büyük önem taşır. Toplu para ile borsaya girmek ya da düzenli birikimlerle yatırım yapmak arasında denge kurmak, piyasa dalgalanmalarına karşı korunmayı sağlar. Faiz oranları, döviz kurları ve ekonomik aktiviteler de yatırım kararlarında dikkate alınması gereken temel faktörlerdir. Şirketlerin satışları ve endeks değerleri gibi göstergeler de stratejinin başarısında kritik rol oynar.

Borsada Dengeleme Stratejisi Nedir? Nasıl Uygulanır?
Borsada Dengeleme Stratejisi Nedir? Nasıl Uygulanır?

Borsa nominal olarak rekorlar kırarken birçok borsa yatırımcısının aklında borsanın ne kadar daha yükseleceği, borsaya girmek için uygun zaman mı ve hisseleri satıp çıkmalı gibi sorular var. Bu yazımızda, farklı piyasa şartlarında uygulayabileceğiniz ve riskinizi azaltıp getiriyi de optimum seviyede tutabileceğiniz bir strateji olan "dengeleme stratejisi"ni anlatacağız. Ayrıca, borsadaki şirketlerin fiyatlamalarının şişmiş olup olmadığını, piyasanın genel olarak çok pahalı olup olmadığını anlamamıza yardımcı olabilecek bir hesaplama ile şirketlerin satışları ve endeks değerleri arasındaki uzun dönemli ilişkiyi anlatacağız. Son olarak da mevcut şartlarda piyasa fiyatlamasına etki edebilecek ve bizim de borsadaki kısa ya da orta vadeli getirimizi belirleyebilecek unsurların neler olduğunu ve bu unsurlardaki olası gelişmelerin ne yönde olabileceğini irdelemeye çalışacağız.

Alım Zamanlaması

Borsaya girişte alım zamanlaması çok önemlidir. Borsanın geçmiş hareketlerine baktığımızda belli dönemler yukarı trendlerin, belli dönemlerde de aşağı trendlerin olduğunu görmekteyiz. Bazı durumlarda, örneğin 2000 yılında borsanın ulaştığı seviyeyi düşünürsek ya da 2013 yılında Gezi Olayları'ndan önce borsanın ulaştığı seviyeyi düşünürsek bu dönemlerde borsaya girenler belki yıllarca bekleseler bile zararda kalmış olabiliyorlar.

Yine hisse bazlı da baksak, bazı hisselerin çok büyük rallilerin ardından çok büyük kurulan hayallerin ardından yıllarca kötü performans sergilediğini de tecrübe ettik. O yüzden, borsaya girişte dikkatli olmalıyız. Fakat ne kadar dikkatli olursak olalım, uzun süren bir trendi kaçırmamız ya da bir zikzak hareketinde aşağı bir hareketle yukarıdan giriş yapmamız bizi mağdur edecektir.

Aşağı ve Yukarı Hareket Eden Örnek Bir Hisse
Aşağı ve Yukarı Hareket Eden Örnek Bir Hisse

Yukarıdaki grafikte de gördüğünüz gibi, borsa neredeyse 2-3 yıllık vadelerde aşağı ve yukarı hareket etmekte. Bu yüzden, özellikle Türk borsasına giriş için ideal zamanlamayı 3 yıla yaymak mantıklı olabilir. Bunu da 1986'dan 2023'e kadar ki borsanın rallileri (boğa piyasaları) ve ayı piyasalarına, yani düşüş trendlerine bakarak söyleyebiliriz.

Yine Türkiye'nin ekonomik durumunun dengesizliği ya da makro ekonomik sorunlarımıza bakarak da bunu söyleyebiliriz. Çünkü sorunlarınız varsa borsada da sert hareketler maalesef kaçınılmaz oluyor.

Peki ne yapabiliriz? Borsanın düşüşlerinden korunmak mümkün mü ya da ralliyi kaçırırsak ne olur? Tabi burada tek bir yöne oynamak birazcık kumar oluyor. Portföyünüzün tamamıyla borsaya girmek de bir risk, borsada düşüşü beklerken borsaya hiç girmemek ve dışarıda kalmak da bir risktir. Bunu bertaraf etmek için kademeli giriş mantıklı bir strateji olabilir.

Toplu Para ve Düzenli Birikim İçin Dengeleme Stratejisi
Toplu Para ve Düzenli Birikim İçin Dengeleme Stratejisi

Toplu Para ile Borsaya Girmek

Eğer toplu bir paranız varsa, örneğin borsa için ayırdığınız portföyünüzün %40'ı ile borsaya hemen girmek, %30'u ile 3 yıla yayarak girmek, %30'u için ise ciddi düşüşleri beklemek mantıklı olabilir. Çünkü bu sayede hem olası bir büyük ralli devamında dışarıda kalmazsınız, portföyün %40'ını borsaya aktarmış olursunuz ve borsada bir zikzak durumu olur, düşüşler olursa bir %30'u zamana yayarak gireceksiniz ve yine sert düşüşler için de bir yedek nakitiniz olacak.

Düzenli Birikim ile Borsaya Girmek

Toplu bir birikiminiz yok ise her ay belli bir tutarı biriktirip borsaya aktarma şansına sahipsiniz. O zaman da, örneğin, ayda 1000 lira birikiminiz var. 700 lirasını borsaya aktarırsınız ve 300'ünü de yedeğe çekersiniz. Bunu döviz ya da altında tutabilirsiniz. Daha sonrasında zaten düzenli alım yaptığınız için alımlarınız zamana yayılacak ve zamansal riskiniz kendiliğinden minimize olacaktır. Bir de eğer çok ters bir durum olur da ciddi bir ekonomik kriz olursa ve borsa sert düşerse, yedekteki nakitiniz ile bu krizde hisse alma şansına sahip olabilirsiniz.

Borsa ile Dolar İlişkisi

Peki zaten borsadayız. Yatırım yapmak istediğimiz tutarı yaptık. Nasıl bir strateji izlemeliyiz? Haberleri takip etmeli miyiz? Ekonomik konjonktüre göre pozisyon değiştirmeli miyiz?

Haberleri takip etmek ve ekonomiyi tahmin etmeye çalışmak çok mantıklı değildir. Haberleri takip etmeye çalışmak yerine her koşulda uygulayabileceğimiz bir dengeleme stratejisi uygulamak daha mantıklı olabilir. Çünkü geçmişe baktığımızda, özellikle aşağıdaki grafikte borsa ile Dolar arasındaki ilişkiye baktığımızda, büyük kriz dönemlerinde ters yönde ilişkiler görmekteyiz. 1994, 1999, 2008 ya da 2018'de Dolar ile borsanın hep ters yönde hareket ettiğini gördük.

Borsa ile Dolar İlişkisi
Borsa ile Dolar İlişkisi

Dengeleme Stratejisi

O yüzden portföyümüzde borsa dışında Doları da bulundurmamız ve borsa çok düştüğünde Dolar'ın bir kısmını bozarak borsaya takviye etmemiz ya da borsa çok yükseldiğinde borsa pozisyonumuzu biraz azaltarak Dolar'a takviye etmemiz hem portföyün oynaklığını düşürür hem de cazip fırsatlardan yararlanmamızı sağlar. İşte bu şekilde uyguladığımız stratejiye "dengeleme stratejisi" diyoruz. Gerek yurt dışında gelişmiş piyasalarda, gerekse Türkiye'de yapılan çalışmalar ile dengeleme stratejisinin portföydeki oynaklığı ciddi anlamda azalttığı ve uzun vadede de getiri de belli bir olumsuz etkisi olmadığı görülüyor.

Eğer borsada sürekli bir ralli varsa ve siz portföyün sadece %70'ini borsada tutuyorsanız, o ralliden tam anlamıyla faydalanamayabilirsiniz. Fakat yine de portföyünüzün bir kısmı borsada olduğu için genel resme baktığınızda mutlu olacağınız bir konjonktür yaşarsınız. Ama tam tersi bir durum düşünelim, borsa sürekli düşüş trendinde olsun o zaman siz sürekli portföyünüzün %30'unu dışarıda tutup nakitiniz olur ve alım fırsatlarından yararlanabilirsiniz.

Yapılan çalışmalara göre Türk borsasına için %30 ile %70 arasında belirlemek mantıklı olabilir. Eğer riske karşı çok duyarlıysak %30 borsa, %70 döviz ya da altın gibi pozisyon belirleyebiliriz. Ama yok uzun vadede optimum getiriye ulaşmak istiyorsak ve belli dönemlerde portföyün küçülmesine razıysak, o zaman da borsayı %70'e kadar çekip dövizi %30'a kadar indirebiliriz.

Borsa %50 ve Döviz %50 Olan Örnek Portföy Yapısı
Borsa %50 ve Döviz %50 Olan Örnek Portföy Yapısı

Yukarıdaki grafikte borsa %50 ve döviz %50 olacak şekilde ortalama bir portföy yapısı belirlenmiş durumda. Eğer borsa %50'den %60'a çıkarsa borsada biraz alıp dövize ekliyoruz. 50-50 dengesini koruyoruz. Tam tersi oldu, borsa %50'den %40'a düştü ve döviz %60'a yükseldi. Bu sefer de dövizi bozup borsaya ekleme yaparak 50-50'yi tekrar koruyoruz.

Borsada işlem yapmak için sürekli ekranda bekleyip 51'e 49 oldu, hemen düzeltme yapmak yerine, örneğin 10 puanlık sapmaya kadar hiç hareket yapmıyoruz. Borsanın ağırlığı 60'ı geçmeden ya da borsanın ağırlığı 40'ın altına inmeden harekette bulunmayabiliriz. Böylece hem işlem maliyetlerini azaltmış oluruz hem de bunu yapmanın bize bir zararı da olmaz, hatta faydası da olur.

Kısaca dengeleme stratejisi bu şekilde uygulanmaktadır ve eğer bu stratejiyi uyguluyorsanız da haber akışına bakmanız, haberleri yorumlamanız gerekmekz. Çünkü tam tersine, tamamen matematiksel bir şekilde hareket etme şansınız olur.

Şirketlerin Satışları ve Endeks Değerleri

Borsa acaba pahalı mı? Özellikle fiyat / kazanç oranı (F/K)'ya çok sıklıkla bakılıyor. Fakat fiyat / kazanç oranına bakmak çok doğru değil, çünkü karların içinde ciddi bir enflasyon etkisi var. Örneğin, sizin işletmeniz hiç üretim yapmadığı halde stokların değeri artınca kar etmiş gibi görünüyor. Bir de üstüne üstlük vergi veriyorsunuz ve enflasyonun artışı şirketinizin kar marjlarında artışa neden oluyor.

Fakat biz bunu ne özkaynaktaki ne de nakit pozisyondaki artışta teyit edemedik. Yani bu sadece kağıt üstünde fiktif bir artış. O yüzden, şirketlerin fiyat / kazanç oranı (F/K)'ya bakıp değerleme yapmak çok yanıltıcıdır. Ancak, çok uzmansanız ve finansalların en alt detayına kadar inebiliyorsanız, o şekilde yorum yapmak mantıklı olabilir. Hatta televizyonlarda, dergilerde ya da sosyal medyada da birçok farklı uzmanın bu konuyu yanlış yorumladığını düşünüyoruz.

Peki kârı referans alamayacaksak, neyi kullanabiliriz? Şirketlerin satışlarını referans alabiliriz, çünkü bir şirketin kârı yıldan yıla çok ciddi anlamda oynayabilir. Örneğin, bir yıl karda iken bir yıl zarara geçebilir. Fakat satışlara baktığımızda ya da Türkiye ekonomisinin büyüklüğüne baktığımızda satışlardaki değişim çok daha durağandır. Hele ki enflasyonda olduğu için satışlarda bir düşüş beklemeyiz, kar marjları belki bu yıl %7 ama uzun vadeli ortalaması %4 ise %4'e bir noktada düşecektir.

Fakat satışlardaki düşüş genel resme baktığımızda pek olası değildir. Şirket bazında düşebilir, örneğin çelik fiyatları düşerse Ereğli firmasının satışları düşer, petrol fiyatları düşerse TÜPRAŞ'ın satışları düşer. Fakat bütün şirketlerin toplamına baktığımızda satışların düşmesiyle kolay kolay karşılaşmayız. Karşılaşsak bile bunu düşük oranda, ancak kriz zamanlarında geçici olarak karşılaşırız. O yüzden referansımızı şirketlerin satışları olarak alıp, piyasa değeri ile satışları kıyaslarsak çok daha sağlıklı bir kıyaslama ortamına kavuşuruz.

2009-2023 Şirketlerin Şatışlarının Medyan (Ortanca) Büyümesinin Gelişimi
2009-2023 Şirketlerin Şatışlarının Medyan (Ortanca) Büyümesinin Gelişimi

Yukarıdaki grafikte 2009'dan 2023'e kadar şirketlerin, yani borsada işlem gören finans sektörü, holdingler ve sigorta şirketleri haricindeki şirketlerin, satışlarının medyan (ortanca) büyümesinin gelişimini turuncu renkte görüyoruz. Şirketlerin satışları 2. çeyrekten 2. çeyreğe kıyaslanmıştır.

Kırmızı renk 1 Eylül tarihinden bir yıl sonraki 1 Eylül tarihine kadar BIST 100 endeksinin yükselişini vermektedir. Yani 1 Eylül 2008 ile 1 Eylül 2009 arasındaki yükseliş görülüyor. Aynısı Sanayi endeksi (XUSIN) için de yapılmış.

Grafiğe baktığımızda, aslında oldukça tutarlı bir şekilde geliştiğini görmekteyiz. 2020'de pandeminin etkisiyle satışlar baskılanmıştı. Fakat endeksler iyi performans sergilemişti. 2021 ve 2022'de satışlar aradaki farkı kapadı. Fakat 2023'ün ikinci çeyreğinde bir yıl önceye göre satışların büyümesi oldukça geride kaldı ve tam tersine de borsa endekslerinde ciddi bir yükselme oldu. Yani bu resme baktığımızda borsanın biraz olması gerekenin üstüne çıkmış olduğunu yorumlayabiliriz.

Fakat yine unutmamamız gereken bir şey var ki, 2023'ün hem Temmuz hem Ağustos aylarında çok ciddi bir enflasyon yaşadık ve bu da muhtemelen 3. çeyrekte satışların bu aradaki farkın bir kısmını bir telafi etmesini sağlayabilir.

2008 Yılında Satış Oranı,
2008 Yılında Satış Oranı, "Satışlar Endeksi = 1 ve BIST 100"

Satışların ortanca büyümelerinden bir "satışlar endeksi" ve BIST 100 ile satış oranı oluşturulduğunda ve bu endeksler 2008 yılında 1'e eşit olduğu kabul edilerek yukarıdaki grafik oluşturulmuştur.

Özellikle BIST 100 endeksinin şirketlerin ortanca satışlarına kıyasla düştüğünü görmekteyiz. Çünkü 2008 küresel krizinden sonra dünya genelinde zaten bankacılık çok iyi bir gidişata sahip olmadı. Özellikle 2013'te borsada bankacılığın ağırlığı %50 olunca ve bankacılık endeksinde Dolar bazında özellikle %90'lara varan düşüş yaşanınca haliyle BIST 100'lerin satışları oranında da düşüş yaşanmış oldu.

Fakat bankacılıkta böyle anormal bir iyileşme olmadığı halde 2023'te BIST 100 endeksinin de satışlara kıyasla pozitif bir ayrışmaya sahip olduğunu görüyoruz. Sanayi endeksi ile kıyasladığımızda 2008'den 2022'ye kadar aslında sanayi endeksiyle satışlar arasında sağlıklı bir yakın bir ilişki olduğunu görmekteyiz. Fakat 2023'te bunun da bozulduğunu ve sanayi endeksinin satışlara kıyasla çok daha yüksek bir performans sergilediğini görüyoruz. Tabii belki bir %20-30 enflasyon nedeniyle satışlar yukarı çıkacak, ama %30 yukarı çıksa bile satışlar 1.9'dan ancak 1.4'e inebilir. Yani yine de borsanın ucuz olmadığı bir noktaya inebilir. Bu da bize 2023'ün 4. çeyreğine girerken borsanın, geçmiş 10-15 yılına kıyasla, ucuz olmadığını ve ortalamanın üstünde bir fiyatlamaya sahip olduğunu gösteriyor.

Peki bundan sonra nereye gider? Sadece yukarıdaki grafiğe bakarak yorumlamak yapmak yanlış olabilir, çünkü 2000 yılını hatırlıyorsanız o dönemde borsa, ne şirketlerin satışları ile ne enflasyonda, bütün her şeyle ilişkiyi koparmış ve Dolar bazında neredeyse 3 kat artmıştı. Öyle bir resimle karşılaşırsak, borsanın belki iki kat yükselmesi de mümkün olabilir. Fakat normal gidişata göre devam ederse de düşmesini bekleriz ve kesinlikle şu anki seviye son 15 yıl ile kıyasladığımızda ucuz bir seviye değil, ortalamanın üstünde bir seviye. Fakat yine hatırlatmak isteriz, gelecekte borsanın ne yönde hareket edeceğini tahmin etmek için bu veriler yeterli değildir.

Belirleyiciler

Faizlerin Borsaya Etkisi

Peki gelecekte borsanın hareketini ne belirleyebilir? Akademik çalışmalar gösteriyor ki, eğer para arzı çok ciddi gelişiyorsa piyasanın fiyatlaması ile şirketlerin satışları ya da karları arasındaki ilişki kopuyor. Eğer para bolluğu varsa aynı ürün aynı kar çok daha yüksek fiyattan alıcı bulabiliyor. Tam tersi, eğer faizler çok yükselirse ve piyasada para arzı azalırsa, kar eden şirketlerin bile hisse fiyatlarının düştüğüne tanıklık ediyoruz. O yüzdeni faizlerin hareketi ciddi anlamda belirleyicidir.

Enflasyon ile mücadele kapsamında para arızanın muhakkak azaltılması gerekmektedir. Ancak Naci Ağbal döneminde de görüldüğü gibi faizler çok hızlı bir şekilde arttı, ama bir gecede görevden alındı. O yüzden ekonomik politika yapıcıların da ne yönde hareket edeceğini tahmin etmemiz çok kolay değil.

Döviz Kurlarındaki Değişim

Döviz kurlarındaki değişim de önemlidir. Tekrar bir enflasyon atağı ile karşılaşırsak, cari açık vermeye devam edersek ve bu açığı kapatmak için bir finansman bulamazsak muhtemelen yine paramızın değerinde bir düşüş yaşarız. Bu da borsayı yükseltir.

Ekonomik Aktivite

Eğer para arzı kısılırsa ekonomik aktivitede bozulma yaşayabiliriz. Bu da şirketlerin satışlarını ve karlarını baskılayıcı bir unsur olarak önümüze çıkabilir.

Özetle, yatırımcıların "dengeleme stratejisi"ne uygulaması, %70 borsa ve %30 döviz şeklinde, ve haberlere ekonomik beklentilere bakmadan bu stratejiyi uygulaması gerekmektedir. Fakat buna rağmen eğer piyasa konusunda bir öngörüde bulunmamız gerekirse, gelecekte olumsuz bir resimle karşılaştıma riskimizin biraz daha yüksek olduğunu tahmin edebiliriz. Şu anda biz bir devalüasyon daha yaşar mıyız döviz kuru patlar mı ya da para arzında tekrar geniş bir atmosfere girer miyiz? Bunları bilemediğimiz için bunları tahmin etmek yerine standart portföy yapımıza devam etmek daha mantıklı olacaktır.

^