Borsada hedef fiyat hesaplama, bir hissenin gelecekteki potansiyel değerini öngörmek için kullanılan temel yöntemlerden biridir. İndirgenmiş nakit akışı ve çarpan analizi, bu hesaplamada en yaygın kullanılan araçlardır. Ancak, hedef fiyat belirlemenin zamanlaması da stratejinin başarısı için kritik önemdedir. Kısa vadeli hedefler, piyasa oynaklığı ve spekülasyonlara dayanırken, uzun vadeli hedefler şirketin büyüme potansiyeli ve makroekonomik faktörlere göre şekillenir. Bu yazıda, hedef fiyatın nasıl hesaplanacağını ve yatırım stratejinizi nasıl optimize edebileceğinizi ele alacağız.
Borsada hedef fiyat hesaplamak, yatırım kararlarını şekillendiren önemli bir süreçtir. İndirgenmiş nakit akışı ve çarpan analizi gibi yöntemlerle hisse senedinin gelecekteki değeri tahmin edilebilir. Peki, ne zaman hedef fiyat belirlemeliyiz? Kısa vade hedefleri genellikle piyasa oynaklığına göre şekillenirken, uzun vade hedefleri şirketlerin büyüme potansiyeline ve makroekonomik koşullara dayanır. Bu yazıda, borsada kısa ve uzun vadeli hedef fiyat belirlemenin yollarını ve yatırım stratejilerinizi optimize etmenin ipuçlarını bulacaksınız.
Bir şirkete, bir hisseye yatırım yapacaksak muhakkak bir fiyat biçmemiz gerekir, çünkü acaba o hisse pahalı mı ucuz mu anlamanın yolu değerleme yöntemlerinden geçmektedir. Tabi birbirinden farklı değerleme yöntemleri vardır. Bunlardan biri indirgenmiş nakit akışı ve diğeri ise çarpan analizi. Bu iki yöntem diğer yöntemlere kıyasla daha popüler olan yöntemlerdir.
İndirgenmiş nakit akışı gelecek yıllarda şirketin elde edeceği kârı belli bir iskonto oranı ile günümüze çekerek bu şirketin piyasa değerini belirlemeye yarayan yöntemdir.
Örneğin, biz bir A şirketine para yatırdık. Seneye 10 lira, ondan sonraki sene 11, sonra 12, 13, 14 lira kar payı ve 10 yıl sonra da o şirketi satmayı düşünelim. Tabii fiyatları belirleyebilmek için şirketin kârı nasıl gelişecek önce onu hesaplıyoruz. Kar hesapladıktan sonra dağıtabileceği kâr paylarını hesaplıyoruz. 10 yıl sonra için, örneğin F/K (Fiyat/Kazanç) çarpanı ile, o şirketi elden çıkardığımızı varsayıyoruz. Tabi her yıl farklı tutarlarda nakit para elimize geçecek, fakat bu şirkete bugün yatırım yaptığıma göre o rakamları olduğu gibi düz toplarsak yanılabiliriz. Bu nedenle, gelecek karları bugüne indirgememiz gerekiyor. Bunu da belli bir iskonto ile yapıyoruz.
Her yıl geçtiğinde %12 oranında ben iskonto uygulayalım, yani bir sene sonraki 112 lira bugüne getiriliyorsa 100 lira olacaktır. İki sene sonraki 120 lira, bugünkü 100 liraya iniyor. Haliyle iskontoyu uyguladık ve değerleri topladık, bir piyasa değeri çıktı. Tabii çok basitçe anlattık, ancak uygulaması biraz daha karmaşık. Bu hesaplamayı detaylı olarak başka yazımızda anlatacağız.
Çarpan analizinde elimizdeki şirkete benzer diğer şirketleri tespit ediyoruz ya da diğer yatırım araçlarını tespit ediyoruz. Örneğin, bu şirketin kârı 100 lira, diğerinin kârı 80 lira, bunun piyasa değeri 1000 lira, diğerini piyasa değeri 800 lira. Hemen hemen eşit karların on katına işlem görüyorlar. Bu hissenin şu kadar finansal borçu var, diğer hissenin bu kadar var mı?
Bunun içerisinde belirsizlik yok, çok güzel konuma konumlanmış bir alışveriş merkezi var. Diğerinde de aynı durum var mı, yok mu? İşte binası yeni uzun yıllar tamir masrafı çıkarmayacak, öbüründe de aynı şey geçerli mi vesaire, yani birçok farklı unsuru, birçok farklı rasyoyu kıyaslıyoruz. Buna da çarpan analizi diyoruz. Ondan sonra muadillerine göre elimizdeki şirket iskontoluysa, yani daha ucuz fiyatlarla işlem görüyorsa, bu şirket alınabilir. Eğer muadilleri gibi fiyatlansaydı bu şirketin değeri 80 lira olurdu, ama mevcut fiyatı 60 lira. Demek ki 20 lira kazanç potansiyeli var. Buna da çarpan analizi diyoruz.
Bunun dışında diğer yöntemler de vardır. Örneğin, defter değeri vesaire. Ancak bu yazımızda onlardan bahsetmeyeceğiz.
Kısaca değerleme yöntemleri ile bir şirketin olması gereken fiyatı hesaplanabilir. Ama o fiyat sadece bugün için geçerlidir. Çünkü zaman geçtikçe bütün şartlar değişir. Örneğin, Dolar kuru her gün oynuyor. Hisse fiyatları ya da rakip hisselerin fiyatları biraz sonra apayrı yerlere gidecekler. O yüzden bir ay sonra bugün belirlemiş olduğumuz fiyatın anlamı kalmayacaktır.
Bir şirketin veya hissenin hedef fiyatını belirleyip ve o hedef fiyatı bekleyip satmamız mantıklı mı? Yatırım uzmanlarını dinlediğimizde bazıları bir hedef fiyat belirle ve bu fiyata ulaşırsa sat. Böylece sistematik ve kurallı bir yaklaşım sergilemiş olursunuz. Açıkçası biz bu yaklaşıma katılmıyoruz, çünkü yeni bir ev almayı düşünüyorsunuz çevredeki bütün muadilli evler 500.000 lirayken, 350.000 liraya satılan bir ev buldunuz ve adam paraya sıkıştığı için acilen satmak istiyor. Sizde de hazır para var, alıyorsunuz ve bu evi satmak için alıyorsunuz. Evi 350.000 liraya aldık. Normalde 500.000 lira ederdi bu ev. %10 iskonto bile yapsak 450.000 liraya satabiliriz. Hedef fiyatımız 450.000 lira oldu.
Hedef fiyat aldığımız fiyatlardan yüksek olduğu için hemen satmamız zor. En azından birkaç ay beklememiz gerekir. O sırada evinizin yakınında bir anda bir imar planı netleşti ve metro istasyonu kurulmasına karar verildi. Bu haber de herkese bir anda yayıldı. Bir anda çevrenizdeki 500.000 lira olan evler 800.000 veya 1 milyon lira işlem görmeye başladı. Haliyle sizin eviniz de çok daha fazla para ediyor.
Peki bu durumda siz evi yine 450.000 liraya satarsanız karlı çıkar mısınız? Tabi ki karlı çıkmazsınız. Normalde eviniz en az 750.000 lira ediyordur ve 450.000 liraya satmanız halinde zarar edersiniz. Önemli olan sizin aldığınız zaman o evin kaç lira yaptığı değil, sattığınız zaman ne kadar değer edeceği önemlidir. O yüzden bir hedef fiyatı belirlemeliyiz. Tabii bir malı alırken edeceği ücretten daha ucuz ise alıyoruz, ama satacağımız zaman muhakkak yeniden bir değerleme yapmamız gerekiyor. Olması gereken rakama yakın bir değerde ise ya da daha yüksekse satmayı tercih edebiliriz. Fakat olması gereken değerden daha iskontolu ise neden satalım? Gidip neden başka bir hisseye geçelim? Mevcut hissemiz zaten ucuz. Biz pozisyonu koruruz.
Bu nedenle, hedef fiyatı ne zaman belirleyip ne zaman belirlemeyeceğimiz önemli. Burada da yaklaşımları ikiye bölüyoruz: kısa vadeli ve uzun vadeli stratejiler.
Borsa yatırımcılığında kısa vadeli ve uzun vadeli olarak vademizi zaman dilimlerine ayırırsak, kısa vade birkaç ay, 1 yıl veya en fazla 2 yıldır. Uzun vade ise yıllarca o şirketin adete bir hissedarı, bir ortağı olarak elimizde tutmayı düşündüğümüz bir yatırım olarak düşünelim.
Kısa vadeli yatırım genelde çok profesyoneller tarafından yapılır, çünkü uzun vadede o şirketi tutmaya değer bulmuyordur. O şirket ile ilgili uzun vadeli kaygıları vardır. Fakat kısa vadede o şirketin fiyatını yukarı çekebilecek dinamikler, yani katalizörler, söz konusu ise bu şirket ile ilgili haberler veya beklentiler varsa bekler. Bu beklentiler medyaya yansımamış olabilir. Bu durumda bu olay piyasa tarafından idrak edilinceye kadar bu şirkete yatırım yapmaya devam eder. Örneğin, şu an hissenin fiyatı 5 lira, ama hisse fiyatına en az %50 katkı sağlayabilecek gelişmeler söz konusu olacaktır, o zaman bir hedef fiyat belirleyebilirsiniz. Hisse fiyatı 5 liradan 7,5 liraya ulaştığında satıp çıkabilirsiniz. Çünkü bu hisseyi elinizde tutmanız sizin için artık bir risk oluşturur. Diğer yandan, haber bakışı veya olay gerçekleşti ancak hedef fiyat olan 7,5 liraya ulaşmadı. Biraz bekledik, ama baktık zaten milletin haberi varmış diyip hedef fiyatı da beklemeden satmak mantıklı olacaktır.
Açıkçası yatırımcıların en çok yanıldığı alan bu alandadır, çünkü hep tüyolar vardır duyumlar vardır stratejiler vardır. Şu şirket şu işi alacakmış, bu konuda yatırım yapacakmış, bu alanda genişleyecekmiş. Duyarız ama %80-90 oranda bunlar doğru çıkmaz. Böyle güzel stratejileri ancak hem çok tecrübeli hem sektörü ve şirketi iyi tanımış, hem de piyasaların nasıl işlediğinden çok iyi anlayan yatırımcılar uygulayabilir. Ancak onlar bile her zaman başarılı olamaz.
Borsada uzun vadede yıllarca elinizde tutmak için aldığınız bir şirket var. Bu şirkete güveniyorsunuz. Bu şirket kâr ettikçe o kardan pay almayı hedefliyorsunuz. Eğer böyle bir hedefiniz varsa zaten hedef fiyat belirlemenize gerek yok, çünkü hissenin fiyatı 5 liradan 10 liraya çıktığında belki sizin bilmediğiniz bazı gelişmeler yaşandı. Satış hacmi çok iyi gitmiyordur, ama birkaç ay finansallara yansımadığı halde satışların çok iyi gideceği ortaya çıkmıştır. Büyük bir sözleşme hakkında görüşmeler devam ediyordur ve henüz basına yansımıştır, ama bazı yatırımcılar bunu öğrenmiştir hisse fiyatına yansıtmaya başlamışlardır.
Her şirkette olduğu gibi Dolar kurundan, faizlerden ve diğer sermaye piyasası araçlarının getirilerinden etkilenir. Bunlar tüm şirketlerin değerlerini oynatır. Tabi ki bunların herbirinin özelliği günlük olarak oynarlar. Dolar kuru zaten günlük hareket ediyor. Bütün rakip hisselerin fiyatları günlük olarak hareket ediyor ve biz bu kadar dinamik bir ortamda sabit bir fiyat belirlememiz mantıklı bir strateji olmayacaktır.