Borsada istikrarlı bir şekilde para kazanmak için bir oyun planına sahip olmak büyük önem taşır. Oyun planı, yatırımcının hedeflerini belirlemesine ve disiplinli bir şekilde bu hedeflere ulaşmasına yardımcı olur. Stop Loss (Zarar Kes) stratejisi, olası kayıpları minimize etmek için kritik bir araçtır ve yatırımcılar için güvenlik sağlar. 2,5 kuralı ise risk ve getiri dengesini kurarak başarılı yatırımlar yapmanıza yardımcı olabilir. Ancak en kritik soru, hangi hisse senedini seçeceğinizdir. Doğru hisse seçimi, uzun vadede kazançlı olmanın anahtarıdır.
Borsada oyun planı yapmak işin heyecanını kaçırıyor. Ancak, oyun planı yaparsanız buradan gireyim, buraya düşerse çıkayım gibi, o zaman kaybınız azalır. Oyun planı, kişisel kontrol ve risk yönetimi borsada istikrarlı para kazanmak için çok önemlidir.
Öyle bir oyun planı yapmalısınız ki sizi kontrol altına almalı, çünkü sizi kontrol etmezse paranızı kaybedebilirsiniz. Şu lafı kendinize ne kadar söylediniz? "Ben ne yapsam tersini yapıyorlar!", ancak piyasanın sizin varlığınızdan bile haberi yok. Kendiniz ettiniz ve kendiniz buldunuz. Orayı kontrol etmek gerekiyor.
Risk yönetimi ise sizin para kazandığınız adres. Zarar stopları ve 2,5 kuralı, yani daha fazla paraya oynamak.
Peki oyun planımızda neler olmalı?
Böyle bir oyun planı için siz vaktinizin ne kadarını hangisine harcıyorsunuz? Herkes vaktinin %99,9'unu "Nerede gireceğim?" sorusuna harcıyor.
Bir hisse senedini almak için belirlediğiniz bir fiyattan al emri verdiğinizde bir türlü sizin emriniz gerçekleşmiyorsa, hemen diyorsunuz ki "Ne kadar güzel yerden emir vermişim", ama alım emri gerçekleştiği anda aslında riski aldığınız noktadır. Ancak, belki de o fiyattan satmış olmanız gerekiyordu? Asıl bundan sonra ne yapmanız gerektiği belli olacak.
"Nereden çıkacağım?" kısmında zaten kimse zararı düşünmüyor, girdiği pozisyon hakkında. Önemli olan nereden çıkacağınızdır. Zarar aklımıza bile getirmiyoruz.
Kimse stop olmayı sevmez. Biz zaten Türk ırkı olarak risklerimizi sigorta etmeyi seven bir ırk değiliz. Biz sağlık sigortası yaptırmıyoruz, trafik sigortası bile yaptırmayan var, bırakın kaskoyu evimizi sigortalamıyoruz.
Ömür boyu devamlı stop olup parasını bitiren birisini tanımıyoruz, ama son derece disiplinli bir şekilde ömür boyu stop olup bir kere stop koymadan işini, eşini, aşını her şeyini kaybetmiş bir sürü adam tanıyoruz. Bir kere büyük zarar edeceksiniz, çünkü zaten bir kere kaybetmeniz yetiyor. Ondan sonra ayağa kalkamıyorsunuz. Bir kere her şeyi bıraktıktan sonra bitiyor o iş.
Piyasada kötü bir dayak yiyip bir daha kalkamayan bir sürü insan tanıyoruz. Mezar taşında "Stop koymadığı için öldü" yazıyor. Çünkü farketmiyor o işi nasıl becerdi. O ölenlerin hepsi o yüzden ölüyor.
Stop olunarak, küçük zarar edilerek para bitmez. Para, bir tane yaptığımız yanlışlıkla bitiyor. Bir kere şansınız var. Stop loss, arabalardaki kemer gibi olmalıdır. Vücudumuzun bir parçası haline gelmeli kemer gibi. Başka çareniz yok, yoksa ölürsünüz kesin.
Stop'la başka sorunlarımız da var. Borsayı kişiselleştirdiğimiz için stop olmak sanki enaylik gibi geliyor insanlar için. Aslında bunun tam tersi, kendimize aferin demeliyiz. Bu stopun bir amacı var ve sizi stop etmesi gerekiyor. O zaman da kurtarıyor sizi bir sürü dertten.
İkinci büyük sorunu kendi kafamızda yaratıyoruz. Stop koyuyoruz ve çıkıyoruz, daha sonra fiyat aşağı gidiyor. "İyi ki stop koymuşum" diyoruz. Ancak, stop koyup çıktığımızda fiyatı çıkarı gidiyorsa da "Bir daha stop koyarsam ellerim kırılsın!" diyoruz.
Biz hisse senedini aldığımızda ne riskini alıyoruz? Yukarıda çıkar, aşağı da iner riskini alıyoruz. Bizi stop etti ve şu anda aldığımız noktada. Niye bir daha almıyorsunuz? Alacağınız riskin ne farkı var? Bir daha al bir daha stop ol? Kaç kere stop olacaksınız? Sizinle yazı tura oynayalım. Tura sizin olsun. Şanssızım ve 3 defa üst üste tura geldi. Bırakacağım ve ben oynamıyorum mu diyeceğim? Neden demeyeceğim? Çünkü 3 kere tura gelme olasılığı çok yüksek. Ben ona göre cebime paramı koyarım ve 3 kere de bileklerimi kesmem. 5 kere tura geldi diyelim. Ne yapayım yani 5 kere de olabilir. 8 kere de üst üste tura gelir mi gelir, ama gittikçe düşüyor olasılıklar. 17 kere üst üste tura gelir mi, gelmez başlayalım şimdi. Büyük bir ihtimalle 3000 sene burada yazı tura atıyor olacağız. Gelmez 17 kere. 17 kere üst üste stop oluyorsanız, sizin bırakın piyasaları sokağa bile çıkmamanız gerekiyor. Ya kafanıza saksı düşer, yıldırım düşer. Hiçbirimiz o kadar şanssız değiliz.
Kendinize bir şanssızlık katsayısı koyun. 7, 8 veya 9. Kaç kere tura gelebilir? O sizi hem kafa olarak rahatlatacak, yani normal olabilir diyeceksiniz 8 kere stop olmak, hem de siz zaten o olasılığı göze aldığınız için mental ve para olarak hazırsınız.
Stop kısmını hallettik. Bir de para kazanma işini halledelim. Yazı tura oynuyoruz ve hepimiz biliyoruz ki yazı tura ihtimalleri %50. 100 sene de atsak %50'sinde siz 50'sinde ben kazanacağım. Size şöyle bir teklif yapsam, siz kazandığınızda ben size 1 lira vereceğim, ben kazandığımda siz bana 2,5 lira vereceksiniz. Hayatta kimse kabul etmez, çünkü %50 ihtimalli bir oyun. Hani bilse ki zamanın %99'unda hep tura geliyor, o zaman girer böyle bir riske.
Şöyle bir şansımız var piyasayla, yazı tura attığınızda piyasa aynı bizim adamın o güruh diye tabir ettiğimiz, mantıksız güruhun, bu oyuna geleceğini biliyor. Çünkü onlar kaybetmeye mahkum, deneyimi yok, donanımı yok, internette fenomenleri takip ediyor, birisi bir şey demiş teyzesi bir hisse almış, geçen gün uçakta şu şirkette çalışan bir çalışanla karşılaşmış ve tüyo vermiş. Bütün dürtüleriyle savaşan her tarafı çarpık çarpıklıklarımız var. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hepimizin bir kusuru var, yani sinirlerimiz, küçükten kalma huylarımız var.
Bizim güruhu kandırmamız gerekiyor. Tura gelirse 1 lira vereceğim, yazı gelirse sen bana 2,5 lira vereceksin veya bunu yapabilmemiz için oyun planına ihtiyacımız var. Biraz önce yaptık, giriş ve çıkış 1 liraya stop koyuyorsak 2,5 liraya kâr ile çıkmamız gerekiyor. Ki her zaman 2,5'a gitmeyecek, çünkü işler orada %50 değil. Siz %50 ihtimalle 1 lira kaybedecekseniz. %50 ihtimalle 1 lira kazanacaksınız demektir, ama hedefi 2,5'a koyarsanız ve iz süren stoplarla giderseniz, yani zarar stop'unuzu fiyat yükseldikçe tepeye çekin, biraz daha gittiyse biraz daha kar alın, biraz daha gittiyse biraz daha çıkartın kar stop'unu. Fiyat dönerse hiç olmazsa realize etmediğiniz karların bir kısmını realize edersiniz.
O zaman aslında 2,5 değil 1,1'i hedeflersek zaten matematik olarak kar ediyoruz, ama bunu 2,5'tan aşağıya bir kar hedefi koyarsanız yetişemezsiniz. Çünkü her zaman 2,5'a gitmeyecek. Bazısında tepede çıkacaksınız, kimisinde zararla çıkacaksınız. Bu oyunda kazanmanız, siz alim olur %50-%50, çünkü mantığı olmayan bir güruhla mücadele ediyorsunuz.
Uzun vade yatırımcı olarak bir öngörünüz olur, Dolar çıkacak, altın düşecek, bonolar iyi dersiniz, bu varlık tahsisiyle uzun vadeli yatırımlarınızı ve analiz yaparak yönetebilirsiniz. Ancak, işlem yapıyorsanız boşa yapıyorsunuz. Yaptığınız işlem hiçbir bilgisi ve deneyimi olmayan ve bol bol genetik kusurları olan bir güruh ile bahse giriyorsunuz. Onu ancak böyle bir oyun planıyla alt edebilirsiniz. Başka çareniz yok. Oynadığınız oyunun her karesinin planlanmış olması gerekiyor.
Biz teknoloji hisseleri deriz, siz tekstil dersiniz. Herkesin kendi görüşleri vardır. İkimizden birisi haklı çıkacaktır. Eğer işlemciyseniz, bir trader iseniz, piyasalarda alıp satacak kadar piştiğinizi düşünüyorsanız, bende bu deneyim ve donanım var diyecek seviyeye geldiyseniz 100 liranızı;
yönetebilirsiniz.
İşlemcilik, yatırımcılık ve birikimcilik önemlidir. Dünyada herkesin yatırımcı ve birikimci olması gerekiyor. Herkes işlemci olamayacak. Birikim kısmı bizim ülkemizde anlaşılmış değil. Birikim, zaten harcayacağınız parayı cebinizden her gün bir kenara koymaktır.
32 yaşındasınız diyelim. 60 yaşında artık ya çalışamayacaksınız ya da emekli olacaksınız ve 80 yaşına kadar da yaşayacaksınız diyelim. Bugünün parasıyla 60 yaşından 80 yaşına kadar bugünün parasıyla ayda 10 bin lira maaş istiyorsunuz. Enflasyon 32 yaşından 80 yaşına kadar her sene %20 olacak diyelim. Bu ne demek? Hem paranız her sene %20 eriyecek hem de koyduğunuz ve biriktirdiğiniz para da %20 kazanacak demek. Daha fazla değil, sadece %20 mevduat faizi alıyoruz.
Şu andan itibaren 60 yaşına kadar bugünün parasıyla ayda kaç lira biriktirmeniz gerekiyor biliyor musunuz? 240 bin lira. Siz 20 sene ayda bugünün parasıyla 10 bin lira para almak için %20 enflasyonla bugünden itibaren 60 yaşına kadar her ay 240 bin lira koyarsanız 60'ından 80'e kadar bugünün parasıyla ayda 10 bin lira alabileceksiniz. Hiçbirimizin parası bu birikim için yetmeyecek.
İnsanlar BES (Bireysel Emeklilik Sistemi) iyi getirmiyor diyor. Getirmesin, %30 devlet veriyor. Siz o 10 lirayı unutmuşsunuz zaten. Her ay 10 lira düşünün hele hele özellikle çocuklarımız için 5 yaşından başlasın. O para ancak o 240 bin lira haline gelecek. Hiç benden geçti falan demeyin.