Borsa, yatırımcılara büyük kazançlar sunabilirken, aynı zamanda birçok hata yapma riski de taşır. Alım zamanlaması, yüksek getiri beklentisi ve sürekli işlem yapma gibi hatalar, pek çok yatırımcının kayıplar yaşamasına neden olur. Borsa yatırımcılarının özgüveni, bazen yanlış kararlar almalarına yol açabilir; bu nedenle uzman önerilerine kulak vermek önemlidir. Zarar kesme ve kar alma stratejileri, başarı için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, hisse senetlerine duyulan aşırı bağlılık ve kötü bir seçimde ısrar etme, uzun vadede kayıplara yol açabilir. Doğru haber akışı ve zamanlama ile bilinçli bir yaklaşım, bu hatalardan kaçınmanın anahtarıdır.
Borsada yatırım yapanların sıklıkla yaptıkları hatalardan biri alım zamanlamasıdır. Genelde borsanın çok yükseldiği dönemlerde borsa popüler hale gelir ve insanlar toplu paralarını oldukça ciddi anlamda yükselmiş hisselere tek seferde yatırırlar. İlginin yüksek olduğu dönem demek fiyatların da pahalı olduğu anlamına gelmektedir ve maalesef zaman zaman bu ilk girişten sonra borsanın düştüğü ve aylarca, bazen yıllarca, bazı acemi yatırımcıların borsada paralarını beklettikleri ya da zarar ederek çıktıkları sıklıkla yaşanan bir durumdur.
Bu hataların önüne geçmek için ilk olarak, tek seferde toplu para ile borsaya girmek yerine parçalara ayırarak girmek çok daha mantıklıdır. Örneğin, ilk başta toplu olarak paranın %40'ı ile borsaya girdik ve son üç yıla yayarak %30'luk kısmını zamana yayarak borsaya yatırdık. Eğer ilk %40'lık girdikten sonra borsa yükselmeye başlarsa, biz yine zamana yayarak %30'u da girmiş olacağız ve aynı zamanda karımız da birikmiş olacak ve riski iyice minimize etmiş olacağız.
Tam tersi paramızın %40'ı ile borsaya girdik ve sonra borsa düşmeye başladıysa, bu %30 ile çok daha cazip fiyatlarla borsaya girmiş olacağız ve diğer %30'luk kısmı da borsanın çok sert düştüğü dönemler için ayırabileceğiz. Örneğin, endeks 1500'den 1000'e düştüğünde, 2000'den 1300'e düştüğünde, %30-40 düşüşlerde, bu %30'luk dilimi de girebiliriz. Böylece dışarıda kalmadığımız için fırsat maliyetimizi sınırlamış oluruz, çünkü %40 az bir miktar değil ve paramızın %40'ı ile en başta girmiş oluyoruz, %30'u zamana yayıyoruz. Böylece, borsanın iniş çıkışlarından daha az etkileniyoruz ve en kötü günler için de bir yedeğimiz olmuş oluyor.
Bu tabi stratejilerden biri. Herkes kendisine uygun bir strateji belirleyebilir. Fakat özellikle Türk borsasında bütün parayı tek seferde girmek çok risklidir. Tabi bu yurt dışında da benzer. Örneğin, Amerika'da 1929'da bütün parası ile borsaya girenler aradan 15-20 yıl geçtikten sonra da zarardalar. 1995'te Japon borsasına girenler ciddi anlamda zarar ettiler. O yüzden zamana yaymak riski azaltan ve çok daha kontrollü bir stratejidir.
Akademik araştırmaların bize gösterdiği şeylerden biri borsada yatırım yapanlar genelde yüksek getiri beklentisine sahipler. Yatırımcıların kendilerine özgüvenleri çok yüksek. Enflasyonun üzerinde %30 kazanmayı isterler, ama gerçekte enflasyonun üzerinde %30 kazanan biri 25 yıl boyunca ortalama da bu performansı sürdürürse servetini 1,3^25 = 705'e katlıyor. Geçmişe baktığımızda Türk borsasında 25 yıldır borsa yatırımı yapmış yüzbinlerce yatırımcı var. Acaba kaçı reelde parasını bu kadar katladı? Tabi bu düşük bir olasılık.
Yüksek getiri beklentisi bizi daha çok risk almaya, daha konsantre bir portföy taşımaya sürükler ve bu da bizim hata yapmamıza yol açar. Genelde borsada böyle riski artıran stratejilerin sonu başarısızlıktır. Asıl başarı borsada uzun vadeli başarıdır. Belki borsada tatminkâr %10-15'lik sürekli kazanç sağlayabilirsek ve bunu yaparken sermayeyi kaybetmeden ya da kısmi azalmalar olsa da genel olarak sonuçta koruyabilirsek, oyunda kalmayı başarabilirsek uzun vadede çok daha parlak bir gelecek bizi bekleyecektir.
Borsa yatırımcılarının sıklıkla yaptığı hatalardan biri de kısa vadeli işlem yapmaktır. Bu günlük trade de olabilir, haftalık ya da aylık olabilir. Vade ne kadar kısalırsa bizim masraflarımız o kadar artar. Türk borsası maalesef bu konuda dünyadaki en kötü durumdadır, çünkü devirdaim hızı en hızlı olan piyasa diğerine göre en çok el değiştiren borsa Borsa İstanbul'dur.
Bir hisse günlük %3-5 hareket ettiği için bize komisyonlar gözümüze görünmüyor olabilir. "Hisse zaten %1 hareket ediyor ve ödediğimiz komisyon 1000'de 1. Önemli olan hisse hareketini yakalamak." diyebilirsiniz. Fakat uzun vadede biz bu trend'e devam ettiğimizde bazı günler kar ediyoruz, bazı günler zarar ediyoruz ve onlar birbirini götürdüğünde geriye kalan elimizdeki komisyon giderleri oluyor.
Örneğin, 1000'de 1 komisyon gideri ile her hafta bir kez al-sat yaparsak, yılda 50 hafta boyunca işlem yapsak, yıllık %0.1x50x2 = %10 komisyon giderimiz oluşuyor. Dünyadaki en büyük yatırımcıların endeksi uzun vadede ancak %10 geçebildiğini düşünürsek, demek ki otomatikman oyuna kaybederek başlıyoruz. Bu yüzden sürekli işlem yapmak, sürekli al sat yapmak asla kazandırmaz. Sosyal medyada ya da farklı kaynaklarda sürekli bundan kazanç elde edilebildiğini ya da geçinebildiğini söyleyen insanlar var, fakat gerçek bir profesyonel değilseniz, gerçekten çok donanımlı, çok zeki hem analitik yönden olaya hakim hem işin alt yüzündeki kirli şeyleri bilmiyorsanız trend ederek para kazanma şansınız yok. O yüzden, mümkünse hiç bulaşmayın. Hatta profesyoneller bile eğer trader'larsa günün birinde genelde iflas ederler. Bunu aklınızdan çıkarmayın.
Borsada yatırım yapanların en önemli sorunlarından biri de aşırı özgüvendir, çünkü borsaya bir insan kendine güvendiği ve piyasanın üstünde getiri elde edebileceği inancı ile girer. Genelde bu inanca sahip olmayan çekingen ya da temkinli insanlar borsadan uzak durmayı tercih edebiliyorlar.
Bu kendine çok güvenen insanlar borsaya girdiklerinde, belli hisseleri analiz ederler ve hissenin kesin yükseleceğine inanırlar. Bu buldukları hisseden kimsenin haberi olmadığını düşünürler. Diğer yatırımcıların kendileri gibi iyi düşünemediklerine kendilerini ikna ederler. Bu gibi kendi kendilerine gaza gelirler ve risk alabilirler. Özgüven arttıkça pozisyonların büyüklüğü ve alınan riskler de artıyor.
Maalesef alınan risk ve pozisyon büyüklüğü arttıkça yapılan hataların maliyeti de yükseliyor. O yüzden bizim de hata yapabileceğimizi ve eksik gördüğümüz bir şeylerin olabileceğini aklımızın ucundan çıkarmamalıyız. Bunu sürekli kendimize tembih ederek borsada kontrollü gitmek çok daha akıllıca olacaktır.
Uzman önerilerine göre hareket etmek, X (Twitter)'daki üstadları takip etmek ya da aracı kurumların teknik analiz raporlarındaki al sat önerileri ile hareket etmek genelde işe yaramaz.
Twitter'daki üstatlar önce seçtiği bir hisseyi alıyor sonra size söylüyor. Siz alınca zaten bir %5-10 değer kazanıyor. Bu arada kendi satmış oluyor ve hisse sizin elinizde kalıyor. Muhtemelen insanlar takipçi oldukları için zarar etme olasılıkları çok daha yüksek ve bu oyunda bir tek üstatlar kazanıyor.
Aracı kurumlara da bakarsak, Türkiye'deki aracı kurumları düşünelim, birçoğu aslında portföy yönetiyor. Muhakkak aracı kurum raporlarında ciddi bilgiler vardır, fakat bir aracı kurum bir hissede %70 getiri beklediği için o hisseyi almak doğru olmayabilir. Çünkü onların da özel hizmet verdiği müşterileri var. Belki o rapora yansımadan başka müşterilerine bu bilgileri paylaşıyor olabilirler. Bu yüzden uzman önerileri ile hareket etmek çok mantıklı olmayabilir. Ama uzun vadeli yatırım yapıyorsanız ve bu amaçla aracı kurumların uzun vadeli değerlendirmelerini dikkate alıyorsanız bu belki mantıklı olabilir.
Eğer borsadan çok anlamıyorsanız en iyisi BIST 30'da işlem gören sağlam firmalardan portföy oluşturmak, muhtemelen başkalarının tavsiyesi ile hareket etmekten daha mantıklı olacaktır.
Birçok kitapta ya da birçok profesyonelin paylaşımda eğer pozisyonunuz %2 düştüyse satın ve zararı durdurun ya da kendinize bir kar hedefi, bir hedef fiyat belirleyin oraya ulaşırsa satın derler. Aslında bunlar pratikte profesyonel, gerçekten bu işi iyi yapan yatırımcıların asla tavsiye etmedikleri şeylerdir. Çünkü eğer zarar kes (stop loss) işe yarasaydı bunun için matematiksel bir model oluştururduk ve sürekli zarar kes yaparak para kazanmamız mümkün olurdu.
Oysa hisselerin çoğu dönem dönem düşüp sonra yükselmeye devam ediyorlar. Biz her %2 düşüşte zarar kes yaparsak işlem sayımız artar ve komisyon giderimiz artar. Bir daha o hisseyi geri almamız daha maliyetli hale gelir. Böylece toplamda kârımızı sınırlamış oluruz.
Oysa biz yatırımcıysak o hissenin fiyat hareketinden değil, o şirketin işlerinin iyi olmasından ve kâr etmesinden para kazanmalıyız. Bu da o hisseyi aldıktan sonra beklememiz ile mümkündür. Örneğin, aşağıdaki resimde anlattığımız bir hissede fiyat yükseldi ve kar al yaptık. Oysa hisse daha yukarılara gidecekti ve biz potansiyel getirden olduk ya da tam tersi, hisselerde çoğu zaman bu da yaşanır, eğer büyük bir yatırımcı veya spekülatör o hisseyi toplayacaksa birazcık satıp trade eden yatırımcıya zarar kes yaptırıp buradan tekrar toplayıp yoluna devam edebilir ve bu durumda zarar kes yapanlar kayıp yaşayacaktır.
O yüzden eğer bir hisseyi niçin aldığımızı biliyorsak, şirketin işlerinin gelecekte iyi olacağını ve kâr edeceğini düşünüyorsak, kar almak ya da zarar kesmek mantıklı olmayacaktır. Bu daha çok trader'ların kullandığı yöntemlerdir.
Borsada yatırım yapan insanlarla konuştuğumuzda belli hisse hakkında sürekli övgüler dizdiklerine ve o hisseye bağladıklarına tanıklık ederiz. Bu aslında çok da iyi bir şey değildir, çünkü borsa rasyonel bir iştir. Eğer işe duygularımızı karıştırırsak ve şirketin kötü yanlarını görmezsek, sürekli iyi yönden düşünürsek yanlış yapmış şansımız çok daha fazla olur. O yüzden soğuk bir şekilde yaklaşmalıyız. Bütün hisselere, bütün şirketlere aynı uzaklıkta olmalıyız ve en sevdiğimiz, yatırım yaparken en rahat olduğumuz hissede ya da şirkette bile acaba onun eksikleri neler diye düşünerek rasyonel bir şekilde hareket etmeliyiz. Aksi takdirde bir şirkete bağlanır eksiklerini hatalarını görmezsek o şirkette çok yüksek büyük bir pozisyon açabiliriz. Bu da bizim maalesef zarara sürükleyecektir.
Sıklıkla yaşanan hatalardan biri de insanların borsada yatırım yaparken haber akışını takip etmeleridir. Hava iyiyken, borsa yükselirken olumlu haberler varken hisse almaya meyillidirler ya da haberler kötüyken herkes hisselerini satarken de hisse satmaya meyillidirler.
Bu konuda yapılan araştırmalar bize şunu gösteriyor, özellikle aşırı tepki hipotezi denilen bir kuram var. Bu kuram, olumsuz haberler varken şirketler hak ettiklerinden çok daha kötü değerlere sürüklenirler, olumlu haberler varken de çok daha iyi değerlere, yani olması gereken üstüne çıkarlar ve takip eden dönemde de bunun tersi bir durum söz konusu olur. İnsanlar yatırım yaparken bir şirketin işleri iyiye gidiyorsa onu almaya daha heveslilerdir. Kötüye gidiyorsa da satmaya heveslilerdir.
İnsanlar hisse aldıkça ya da sattıkça o hisse yükseliyor ya da düşüyor. Eğer biz toplulukla, sürüyle birlikte hareket ediyorsak herkesin aldığını alıyorsak, muhtemelen haberleri iyi olsa bile pahalıya alıyor olabiliriz. Herkesin sattığını satıyorsak haberler kötü olsa bile ucuza satıyor olabiliriz. O yüzden haber akışından bağımsız bir şekilde yatırım yapmak ve haberlere kulağımızı tıkamak çoğu zaman çok daha mantıklı olacaktır. Aksi takdirde olumsuz bir haber yüzünden uzun vadeli ve çok ciddi potansiyeli olan bir şirketi satabilir ya da olumlu bir haber yüzünden uzun vadede patlayacak, iflas edecek bir şirkete ortak olabiliriz.
Borsada yatırım yapanların yine sıklıkla düştükleri bir hata da eğer bir hisseden zarar ettilerse o zarar çıkana kadar durmaktır. Bu davranış aslında yatırımcıları yanlış kararlara sürükler. O yüzden geçmişi unutmalıyız. Eğer bir şirket kötüyse işleri bozuksa ve gelecekte düzelmeyecekse bizim onu tutmamız mantıklı değildir. O hisse geçmişte kâr etmiş de zarar etmiş de olabiliriz. Geçmişte yaptığımız kar ya da zarar gelecekte elde edeceğimiz kar ya da zarara etki etmiyor. Ayrıca, bir hissede zarar ettikten sonra zararı çıkarmak için daha çok riske girmek de çok yanlış bir karardır. O yüzden çıpalama etkisi dediğimiz bu etkiden arınmalı ve objektif bir şekilde, sanki sürekli yeniden sıfırdan yatırım yapıyormuşuz gibi, geçmişi unutarak hareket etmek daha mantıklı olacaktır.