Borsada yatırım yapmanın yolları, yatırımcıların risk toleransı ve hedeflerine göre çeşitlilik gösterir. Borsada yatırım türleri arasında hisse senetleri, tahviller, emtialar ve yatırım fonları öne çıkar. Hangi tür hisselere yatırım yapmalı sorusu, piyasa analizi, şirket performansı ve sektör trendlerine göre değişir. Özellikle yatırım fonları ile hisselere yatırım yapmak, profesyonel bir yönetim desteği sağlayarak riski dağıtmak isteyenler için ideal bir seçenek olabilir. Bu yazıda, borsada yatırım yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar ve yatırım türlerinin avantajlarına değineceğiz.
Borsa yatırımında iki tane temel yaklaşım vardır. Bunlardan biri aktif yatırım, diğer ise pasif yatırımdır.
Aktif yatırımda hisse senetlerini seçeriz. Uygun hisseleri bulmaya yeteneğinimiz varsa, hisseleri ucuzları alırım pahalıları satarım diyorsak, elimizdeki hisse çok iyi fiyatte ise onu satalım diye bir iddiamız var ve bu şekilde yatırım yapıyorsak buna aktif yatırım diyoruz.
Borsada aktif yatırımcı olmak istiyorsanız, bu işe yüksek miktarda mesai harcayıp hisseleri kendiniz seçmek istiyorsanız, o zaman kendinizi nasıl geliştirebilirsiniz? Öncelikle aşağıdaki donanımlara sahip olmanız gerekiyor.
Finans bilgisi gerekiyor, çünkü hem paranın zaman değerini anlayacak hem finansal tabloları okuyacak, ne anlama geldiklerini kavrayacak ekonomi bilgisine ihtiyacınız var.
Borsada yatırım yaptığımız şirketler ekonomik şartlardan olumlu ya da olumsuz yönde etkileniyor. Hem makro ekonomiyle, yani ülke ve dünya çapındaki olaylardan etkileniyorlar hem de mikro ekonomi ile sektör ya da şirket bazlı olaylardan etkileniyorlar. O yüzden ekonomiden iyi anlamak gerekiyor.
Yatırımdaki başarıda en önemli rollerden biri yönetimdir. Eğer biz bir şirketin yönetiminin iyi ya da kötü olduğunu anlayabiliyorsak ya da bir şirketin kolay mı yönetilebilir zor mu yönetilebilir bunu anlıyorsak, çünkü bazı şirketleri yönetmek gerçekten çok zordur. Hali hazırda çok iyi bir yönetim olduğu için ne kadar zor olduğunu ihmal ediyor olabiliriz, ama senaryo değişirse işler arpa sarabilir. Bazı şirketleri de yönetmek çok kolaydır. Kim başına gelirse gelsin kolay bir şekilde yönetileceğini biliyorsak o zaman daha rahat yatırım yaparız. O yüzden yönetim branşından anlamak önemlidir.
Şirketler ya ürün ya hizmet satıyorlar ve bunu müşterilere ulaştırıyorlar. İşte şirketler nasıl bir pazarda faaliyet gösteriyorlar? O pazardaki rekabet şartları ne? Öne çıkabilirler mi? Belli rekabet güçleri var mı? Bunları anlayabilmemiz için pazarlama branşındaki bilgi seviyemiz bize yardımcı olacak ve şirketi daha iyi analiz etmemize yardımcı olacaktır.
İstatistik de çok önemlidir, çünkü genelde borsada yatırım yapanların istatistikte zayıf olduğunu biliyoruz. O yüzden kendi getirilerini çok abarttıklarını şans eseri rastalı olarak gerçekleşen şeylerin sanki belli bir anlam ifade ettik ettiğini zannettikleri ve birçok konuda hataya düştüklerini görürüz. Şirketleri analiz ederken, örneğin ekonomik şartlarıyla şirketin performansı arasındaki ilişki, ürün fiyatları ile şirketin performansı arasındaki ilişki gibi, birçok farklı ilişki için eğer biz istatistikten çok iyi anlıyorsak, olasılığı iyi kavramışsak hangisi rassal hangisi değil bilebiliriz. Diğer türlü abuk sabuk şeyler arasında ilişki var zannedip ona göre konum alırız ve hatalar yaparız.
Soğukkanlı olmak, duyguları yönetmek gerçekten borsa yatırımcılığında çok değerli bir şeydir. O yüzden panikleyen duyguların esiri olan insanlar genelde maalesef borsada başarılı olamıyor. Sayılar matematiğine bakıp ya da en başından başına gelebilecek senaryoları kurgulayıp ve başına geldiğinde de soğukkanlılıkla yapması gereken hareketleri yapan insanlar başarılı olabiliyor. Eğer bir insan çok duygusalsa, bu işleri çok kavrayamıyorsa ya da kumar tutkusu varsa borsa ona uygun olmayacaktır.
Borsa için tecrübe de çok kritiktir, çünkü teorik bilgileri ne kadar bilirsek bilelim borsada uygulamış olmak görmüş olmak ya da değişik ekonomik şartları yaşamış olmak, değişik şirketlere uzun süre yatırım yapmış olmak ve farklı sektörleri tanımak değerlidir. Diğer türlü insanlar 6 aydır borsada yatırım yapıyor, 3 yıldır borsada yatırım yapıyor, o dönemdeki olaylar sanki her zaman yaşanıyormuş gibi zannetmeye başlıyorlar. Genelleştirmeler yapıyorlar ya da sürekli hiç tahmin etmedikleri olaylarla karşılaşıyorlar. Bu yüzden tecrübe de oldukça önemlidir.
Pasif yatırımda borsadan çok iyi anlamıyorsak, bu işin piri değilse ama yine de borsayı kullanarak birikimlerimizi buraya yönlendirmek istiyorsak ve buradan kâr elde etmek istiyorsak bir hisse senetleri fonu alabiliriz ya da birkaç fona parayı bölebiliriz. Böylece ekstra bir inceleme araştırmamıza gerek kalmadan birikimlerimizi borsada değerlendirmiş oluruz.
Bu pasif bir stratejidir, çünkü yatırım fonlarında da bir yönetim ücreti vardır. Eğer bu ücreti ödemek istemiyorsak 10 tane 20 tane bildiğimiz düzgün temiz şirket seçebilir ve her ay düzenli olarak o hisselere yatırım yapabiliriz. Fiyata vesaire hiçbir şeye bakmadan, yani aylık birikimimiz 5.000 TL, o 5.000 TL ile düzenli 10 tane hisseye bölüştürebiliriz. Bu tarz bir yatırım da pasif yatırımdır ve ekstra zamana araştırmaya gerek duyulmaz.
Yatırım tarzında çoğunluk kendini iddialı görerek aktif tarz yatırımı benimsemiş olsa da aslında büyük çoğunluğun kullanması gereken şey pasif yatırımdır. Çünkü aktif yatırım yaptığımızda al sat'a girdiğimizde karşımızda bizden çok daha bilgili olanlar olacaktır. Hisse fiyatının yapıcıları, yani hisse fiyatının nereye gideceğine doğrudan karar verme gücünde olanlar, tahta yapıcılar, olacaktır ya da şirketin içinden doğrudan bilgi alma yeteneği olan yatırımcılar olacaktır. Ki onlarla alışveriş yaparsak kârla çıkma olasılığımız tabii tahmin edeceğiniz gibi oldukça düşük olacaktır.
Elimizdeki birçok veri pasif tarzda yatırım yapan bireysel yatırımcıların, aktif tarzda yatırım yapanlardan daha başarılı olduğu, hatta profesyonel yatırımcıların bile büyük çoğunun BIST 100 endeksini geçildiğini göstermektedir.
Bu yazımıza daha çok pasif yatırımdan devam edeceğiz, çünkü aktif yatırım başlı başına çok derin bir konudur. Tabii yine aktif yatırım için eğitimler sayesinde belli bilgiler alınabilir, ama kendini geliştirmek için çok ciddi çaba ve zaman ayrılması gerekir. Burada daha çok basit pratik bir şekilde pasif stratejiyi nasıl uygulayabiliriz onu örneklendireceğiz. Amacımız sizlere faydalı olmak.
Burada özellikle BİST 100 endeksinde işlem gören şirketleri seçeceğiz, çünkü bir şirketin BIST 100 endeksinde işlem görmesi demek o şirketin halka açık piyasa değerinin yüksek olması anlamına gelir ve bir şirket ne kadar büyükse manipülasyona uğramış olma ihtimali de o kadar düşüktür. Eğer biz hiç borsadan anlamıyorsak, şirketleri sağlıklı değerlendiremiyorsak borsadaki bazı şirketler manipülasyona uğrayıp değerlerinin 5 katı fiyata işlem görebilir ve öyle bir şirket aldığımızda da aslında kazanç potansiyelimiz olmayacaktır.
Tabii son dönemde maalesef büyük şirketlerde bile manipülasyon olaylarına denk geliyoruz. Örneğin, 2022'nin başlarında bankacılık hisselerinde ciddi bir manipülasyon döndü. Bir yukarı çektiler, sonra aşağı düştü. Fakat yine de nispeten büyük şirketlerde böyle bir olasılık yaşanma ihtimali daha düşüktür.
Kurumsal yönetim bize bu şirketin gerçekten güvenilir olup olmadığını gösterir. Bunu da nasıl anlarız? Büyük holdinglerin veya büyük şirketlerin hisseleri ya da ailesine bakılabilir. Bazı aileler vardır bilirsiniz sürekli gazeteye konu olurlar, skandalın biri biter öbürü başlar ya da güven vermez. Ama bazıları da çok daha güvenilirdir ya da şirketlere baktığımızda markaları çok kalitelidir, bir de tam güvenemediğimiz markalar vardır. Güvendiğimiz bildiğimiz markaların şirketlerine yatırım yapmak daha iyi olacaktır.
Eğer borsada pasif bir şekilde yatırım yapıyorsak belki yıllarca borsada kalmamız gerekiyor. İdeali en az 5 yıllık bir vadenin olmasıdır. O zaman da acaba uzun vadede bu sektör faaliyete devam edecek mi etmeyecek bu sorgulanmalıdır. Örneğin, bir ara gazetecilik çok meşhur bir sektördü, fakat artık biliyorsunuz dijitalleşme ile beraber ciddi kan kaybı yaşanıyor. Buna benzer şeyler belki enerji sektörünün belli kısımlarında da olabilir. Bu nedenle, uzun vadede acaba bu yatırım yapacağımız iş varlığını sürdürecek mi?
Pasif bir şekilde hisse seçerken dikkat edeceğimiz hususlardan biri yatırım yaptığımız şirketlerin özellikle son 1 yılda çok aşırı yükselmiş olmasından çekinmemizdir. Örneğin, şirket yılbaşında 10 TL'ydi ve şu anda 100 TL. O zaman bu şirkette bir manipülasyon ya da yapay fiyat hareketi olma ihtimali yüksektir. O yüzden seçeceğimiz hissenin mümkün mertebe diğer piyasayla birlikte hareket eden ya da çok yükselmemiş ve son dönemde böyle ekstra bir hareket yapmamış olmasına dikkat etmeliyiz.
Tabii son 1 yılda en çok düşeni alın demiyoruz, belki o şirketlerde de ciddi sorunlar olabilir, ama anormal fiyat hareketi yapan 5 kat 10 kat ya da diğer şirketlerden çok daha yüksek artmış hisseleri alırken ekstra dikkatli olmalınızı tavsiye ederiz.
Pasif yatırım yaparken yatırım fonlarıyla hisse senedi alabilirsiniz. Türkiye Elektronik Fon Alım Satım (TEFAS) Platformu'na aracı kurumdaki hesabımızdan ya da bankada hesabımızdan rahatlıkla ulaşabilir ve bankamız aracılığıyla yatırım fonlarını alabiliriz.
Profesyonel Yönetim: Yatırım fonlarına yatırım yapmanın belli artıları vardır, çünkü bu fonlar profesyonel yöneticiler tarafından yönetilir. Bu yöneticilerin tek işçi borsada yatırım yapmaktır ve doğru hisseleri bulmak için ciddi anlamda bu işe zaman ayırırlar. Aynı zamanda da geçmiş deneyimleri, donanımları ve bilgileri hep bu yönde gelişmiştir.
Pratiklik: Bir hisseyi almak satmak ya da parayı bölmek biraz zordur. Ama eğer biz yatırım fonuna yatırım yapıyorsak fiyata hiç bakmayız, otomatikman 2.000 TL'lik bir fondan alım için emir verip alabiliriz.
Risk Dağılımı: Serbest fonlar değil ama normal hisse senedi fonlarında fon yönetiminin en az 15 hisseye yatırım yapmaları gerekir. O yüzden biz bir fona yatırım yaptığımızda aslında 15 farklı hisseyi almış oluruz. Bu da riskimizi azaltmaktadır. Eğer birden fazla fona yatırım yaparsak bu riski ekstra düşürürüz.
Yönetim Ücreti: Yatırım fonlarına yatırım yaparken dezavantajları nelerdir? Fonlarda yönetim ücreti vardır. %2-3 civarında yönetim ücreti alabiliyorlar. Aslında ilk başta kulağa düşük gelse de toplam yıllık borsanın bileşik getirsinin ortalamada %7 civarında olduğunu düşünürsek ve eğer biz yatırım fonuna %3 veriyorsak bu ciddi bir maliyet tabii.
Bazı yatırım fonları endeksin üstünde performans göstererek bunu telafi etme yeteneğinde olabilirler, ama bunun da garantisi yoktur. Örneğin, son 5 yılda çok iyi kazandırmıştır, ama bundan sonra kötü gidebilir. Eğer bundan sonra kötü giderse bir de %3 yönetim ücreti vereceğiniz için bu ciddi bir dezavantajdır. Burada belki yönetim ücreti düşük olan fonlara yönelmek de mantıklı olabilir.
Vekalet Maliyetleri: Biz yatırım fonuna yatırım yaptığımızda parayı fon yöneticisine emanet ediyoruz. Eğer bu fon yöneticisi dürüst ahlaklı bir insansa bizim paramızı kendi parası gibi koruyacaktır, ama aksi bir durum varsa, örneğin kendi hisselerini alır sonra yatırım fon aracılığıyla işlem yapar ya da gider büyük manipülatörle anlaşma ("Sen şu kadar hisseyi mi bana sat, elinde mi kaldı bu hisseler ben alayım o hisseleri. Bunun karşılığında da bana %5 açıktan komisyon ver" gibi) ihtimali olabilir. Bu nedenle, mümkün mertebe bildiğimiz tanıdığımız güvendiğimiz fonlar aracılığıyla yatırım yapmak daha avantajlıdır. Çünkü bu işin sağlıklı bir şekilde denetlenmesi çok zordur.