Borsaya yeni başlayanlar için başarılı bir yatırım yolculuğu, temel bilgileri ve stratejileri anlamakla başlar. Kar payı nedir, borsa yatırımı neden önemlidir gibi sorular, bu süreçte kritik rol oynar. Yatırım yapmaya nasıl başlanır sorusuna cevap ararken, uzun vade yatırımın avantajlarını göz önünde bulundurmalı ve doğru kaynakları seçmelisiniz. Alımlarınızı zamana yaymak, risklerinizi azaltırken, kurumsal ve güvenilir firmalarla çalışmak da yatırımınızı sağlam temellere oturtur. Bu yazıda, borsa yatırımına dair bilinmesi gereken temel tavsiyeleri ve stratejileri keşfedeceksiniz.
Borsada yatırım yaparken hisse senetleri alırız. Hisse senetleri belli şirketlere ortak olmamızı sağlayan menkul kıymetlerdir. Bir şirketin hisse senedini aldığımız zaman artık o şirketin ortağızdır ve o şirket kar payı dağıttığında bizim de o kar payından faydalanma şansımız olur.
Diğer yatırım enstrümanlarını (altın ve Dolar gibi) düşündüğümüzde onlar yerinde durur ve büyüme şansları yoktur. Fakat hisse senetlerinde bir şirkete ortak olduğumuz için ve o şirketlerin hepsi ya mal ya da hizmet ürettikleri için kar etme potansiyelleri söz konusudur.
Her şirketin temel amacı kar etmek ve o kârı hissedarları ile paylaşmaktır. Bazı şirketler düzenli kâr ederken bazıları kâr edemez. Kar edemeyen veya zarar eden şirketlerin de o yıl kar dağıtması mümkün değildir. Fakat gelecek yıllarda kâr etme umudu varsa hissedarlar zarar eden şirketlere de yatırım yapmayı tercih edebilirler.
Bir şirket kar ediyorsa o karı dağıtır mı? Tam anlamıyla böyle bir kural yoktur, çünkü bir şirket borcunu ödeyecek veya yeni yatırım yapacaksa o karı o yıl dağıtmamayı tercih edebilir. Bu karı kullanıp seneye daha çok kar dağıtmayı düşünebilir.
Kar payı kararı hissedarlar tarafından alınmaktadır. Bizim hissemiz varsa, her yıl yapılan genel kurula katılıp kar payı dağıtılması konusunda oy kullanabiliriz. Genelde şirketler Mart, Nisan ve Mayıs aylarında kar dağıtmaktadırlar. Bazıları yılda bir kez, bazıları iki üç dört kez kar dağıtabilir. Tabi dönemsel olarak da farklı zaman aralıklarında kar dağıtmaları söz konusudur.
Bir banka ya da aracı kurum aracılığıyla yatırım hesabı açıp hisse senedi aldığımızda vadesiz hesabımıza bu kâr payları yatmaktadır.
Neden borsa yatırımı? Neden altın, döviz veya gayrimenkul değil de borsa yatırımını tercih edebiliriz? Bunun nedeni altın ve dövizde faiz gelirimiz olsa bunlar sabit kıymetler oldukları için faiz geliri dışında getirileri yoktur. Para olduğu yerde durur. Kimseye ne hizmet üretiyor ne de ürün satıyordur. Fakat şirketler öyle değildir. Örneğin, bir markete ortak olduğunuzu düşünün. O market binlerce müşterisine ürünler satıyor, oradan bir kazanç elde ediyor ve eğer kâr edebiliyorsa o kârı sizinle paylaşma potansiyeli var.
Borsadaki şirketler daha riskli olduğu için getiri beklentisi daha yüksek olmaktadır. Çünkü bazı şirketlerin zarar etmesi, hatta iflas etmesi bile, söz konusu olabilir. Eğer biz de hissedar olarak bir şirkete yatırım yaptıysak o şirket iflas ederse yatırdığımız tutarın tamamını kaybetme riskimiz doğabilir. Fakat diğer yandan Türkiye'deki en büyük şirketlerin hepsi hemen hemen borsaya açıktır. Örneğin sanayi şirketlerini düşünün Tüpraş ve Ereğli. Bunlar on yıllardır var olan, inanılmaz büyük ölçekli, rekabet güçleri çok güçlü olan şirketler ve biz borsa sayesinde bu sanayi şirketlerine ortak olabiliyoruz. Bankacılıkta Akbank, Garanti, İşbankası gibi 50 yılbaşında 100 yaşında olan bankalara ortak olma şansını var. Koç Holding, Sabancı Holding gibi ülkenin en büyük holdinglerine, en büyük inşaat şirketlerine vesaire, borsa sayesinde ortak olma şansı yakalarız. Küçük bir şirket kurduğumuzda alacağımız riski düşünürseniz, büyük şirketlere ortak olma çok daha güvenlidir.
Borsa yatırımcılığını iki farklı gruba ayırabiliriz. Birincisi al sata dayalı ticaret, bir diğeri ise şirketin ortağı olarak o şirketin gelecek yıllardaki karlarından pay almayı tercih ettiğimiz uzun vadeli yatırım stratejisidir.
Al sat yapan uzmanları dinlediğimizde, bir şirketin ucuz olduğunu anlarız ve pahalandığında satarız mantığını güderler. Bu da al sat'a dayalı bir ticari stratejidir. Bir diğer strateji ise bir şirket kar ediyordur, ama hisse senedi pahalıdır. Ortak oluruz yıllarca, 5 yıl 10 yıl 20 yıl boyunca o hisseyi elimizde tutarız. Eğer o şirket kar etmeye devam ederse haliyle bize düzenli kar payı verecek ve ayrıca hissenin fiyatı da kar payı ve satışlar arttıkça yükselecektir. En azından enflasyon kadar kendini koruması beklenir. Tabi işlerin bozulmayacağını varsayıyoruz. Bu yöntem ile çok daha güvenli ve mantıklı bir stratejidir.
Al sat stratejisinde ise bizim çok daha tecrübeli olmamız gerekir. Örneğin, bir gayrimenkul alıp satacaksınız, bu yatırım yaptığınızda evi kiraya verip ekstra gelir elde etmeyi düşünürsünüz. Peki o evi alıp 2 ay sonra satıp sonra başka bir ev almayı düşünür müsünüz? Hayır. Çünkü bu işten para kazanacaksanız muhtemelen o muhitte 10 yıldır 20 yıldır emlakçılık yapan biri varsa, bu al sat işinden ancak o kişi para kazanabilir. Hem hangi evin kaça gidebileceğini, ne kadar sürede satılabileceğini ve müşterilerin evin hangi özelliklerine baktığını, evin hangi özelliğinin ne kadar para edeceğini, her şeyi o sizden çok daha iyi biliyordur.
Yeni olduğunuz bir alanda sizden çok daha tecrübeli insanlardan ucuza bir gayrimenkul alıp, yine sizden çok daha tecrübeli kurumsal milyarlarca Dolar'ı yöneten yatırımcılara çok daha yüksekten satma şansınız olmayacaktır. Bu nedenle, özellikle borsaya yeni başlayan yatırımcıları kısa vadeli stratejileri düşünmemesi ve bir şirkete ortaklık gözüyle bakması gerekmektedir. Ortaklıkta da kârın birikmesi için zaman geçmesi gerekir, çünkü hiçbir şirket birkaç günde ciddi anlamda değer üretemez. Bir şirketin para kazanması için zamana ihtiyaç vardır. Aradan yıllar geçer karlar birikir ve hissedara yatırılır. Hissedar zaman geçtikçe para kazanır.
Borsaya yeni başlayan yatırımcıların dikkat etmesi gereken 5 önemli kural:
Yatırımlarımıza başlarken ilk başta uzun vadeli olarak bakmalıyız, çünkü şirketlerin kâr etmek ve para kazanmak için zamana ihtiyacı vardır. Eğer biz yeterli süre beklersek şirketin karından kazanç sağlarız. Sabrımız yok ve kısa vadeli al sat yapmak istiyorsak, şirketin de o dönemde kârı söz konusu olmayacağı için bir şirketi ucuza alıp, başka birine pahalı satmamız gerekecek. Başkalarının zararından kâr etmemiz söz konusu olacaktır.
Genelde de aslında profesyonel uzmanları dinlediğimizde, ucuza alın yeterli fiyata geldiğinde satın gibi önerilerde bulunurlar. Fakat pratiğe gelince istatistikler şunu göstermektedir, profesyonel fon yöneticilerinin bile önemli bir kısmı endeksin altında kalmaktadır. Yani hisseleri doğru zamanda alıp doğru zamanda satmak her zaman mümkün değildir. Çünkü her bir şirkette binlerce çalışan var ve bu çalışanların önemli bir kısmı şirketle ilgili gizli bilgilere ulaşabiliyor.
İşler iyi mi gidiyor yoksa kötü mü gidiyor bu finansal olarak nasıl açıklanacak? Biz finansalları görmeden o çalışanlar bu bilgiyi görüyor ve bu çalışanların başka yatırımcılarla bilgi paylaşıp paylaşmadığını da hiçbir zaman bilemeyiz. Örneğin, bir yasa veya bir genelge hazırlanıyor mecliste ve yasa çıktığında o şirket etkileniyor. Bu da yine bizim bilgimiz dışında ve bilgiye ulaşabilen ya da bizim yapamadığımız kadar derin detay analiz yapan uzman kurumsal yatırımcılar var. Bu yatırımcılarla aynı piyasada oyun oynarken bunlardan daha ucuza bir hisse alıp, yine aynı kişilere daha fazlaya satma şansımız oldukça azdır.
Peki bundan nasıl korunabiliriz? Alım satım sayımızı minimize edersek ve elimizdeki şirket değer kazanırsa, pozitif gelişmeler olursa biz hisseyi satmadığımız sürece kaybetmiş sayılmayız. Bu da ancak uzun vadeli yatırım ile mümkündür. Tabi ki kendimizi geliştiririz ve çok iddialı bir yatırımcı oluruz, artık profesyonel yatırımcılardan bile iyiyim deriz, o zaman borsada vadeyi kısaltma şansınız her zaman vardır.
Bizi borsada büyük hatalardan koruyacak ikinci önemli kural "doğru kaynak seçimi"dir. Özellikle günümüzde artık birçok bilgiye gerek sosyal medya, gerek televizyon aracılığıyla ulaşabiliyoruz. Fakat maalesef nitelikli doğru kaynak bulmak çok zor. Ciddi bir bilgi dezenformasyonu ile karşı karşıyayız. Bu nedenle, doğru insanlardan yatırımı öğrenmemiz gerekiyor. Peki nereden bileceğiz? Bize borsa yatırımı anlatan hatta üniversite hocası olan bir sürü kişi var, ama doğru şeyleri söylemeye biliyorlar. Doğru söylediklerini nereden anlayacağız?
Bunu anlamanın üç tane temel yolu vardır. Birincisi kişilerin kendilerinin yatırım hayatında başarılı olması gerekiyor. İkincisi resmi olarak da bu başarıyı kanıtlamaları gerekiyor, çünkü bakıyoruz adam diyor ki benim 50 milyon liram var. Süper lüks bir jeep içinde resim çekiyor vesaire, anlıyoruz parası çok. Fakat bu kişi sizi yanlış yönlendirebilir. Hatta dolandırabilir. Gerçekten bu kişinin bilgili olup olmadığını anlamak zordur.
Peki nasıl anlayabiliriz? Örneğin, Türkiye'de yatırım fonlarının yöneticilerini tanıyoruz ve yatırım fonlarının performansını TEFAS web sitesinden takip edebiliyoruz. Yatırım fonlarından en az 5 yıl, 10 yıl boyunca başarılı olan fonların yatırım yöneticilerine bakıp onlardan bilgi almayı tercih edebiliriz. Eğer İngilizce biliyorsak, Warren Buffett ve Benjamin Graham gibi bu işlerde dünyanın devi olmuş en başarılı kişilerini takip etmenizde fayda var. Eğer doğru kaynaklardan bilgi alırsak yanlışlardan korunabiliriz, aksi taktirde yanlış birini dinliyorsak bize belki mükemmel mantıklı gelen şeyler anlatıyordur fakat söyledikleri yanlıştır ve bize para kaybettirecektir.
Sizin için faydalı olabileceğini düşündüğümüz bazı kitaplar aşağıdadır.
Borsada bizi büyük kayıplardan koruyacak, belki de en önemli kural çeşitlendirme. Borsanın güzel bir avantajı birçok farklı şirkete yatırım yapabiliyoruz. Bu fırsatı nasıl kullanabiliriz? Aynı anda ondan fazla şirketi elimizde tutarsak ve şirketlerin her birine en fazla %10 yatırım yaparsak. Eğer küçük ve riskli ise belki bu limiti %5'e de indirebiliriz ya da aynı sektöre %20'den fazla yatırım yapmazsak, farklı sektörlere yatırım yaparsak. Böylece hem sektörel hem şirketsel olarak portföyümüzü çeşitlendirilmiş oluruz. Belli bir sektörde işler kötü giderse ya da belli bir şirketin işleri bozulursa yaşayacağımız kayıp azalır.
Borsada yatırım yaparken zamanlama çok önemlidir. Eğer borsanın rekor kırdığı ve çok yüksek olduğu bir dönemde girersek ve biz girdikten sonra da çok büyük bir şanssızlık yaşanır da borsa düşmeye başlarsa önemli bir kayıp yaşayabiliriz. Hatta yıllarca beklediğimiz halde kara geçemeyebiliriz.
Bunu engellemenin bir yolu yatırımları zamana yaymaktır. Aşağıdaki grafikte bir şirketin fiyat gelişimini görmektesiniz. Türkiye'nin en büyük şirketlerinden biri olan ASELSAN'ın grafiğinde gördüğünüz gibi 6-7 liralardan yaklaşık 1,5 yılda 40 liralara 2017 yılı biterken neredeyse 7-8 kat artmış. Eğer tam bu zirve yaptığı tarihte ASELSAN hissesini alırsanız ve tüm parayı tek aşamada yatırırsanız, ondan sonra gördüğünüz gibi 2-3 yıl beklediğiniz halde halen daha zarar etmeye devam edebilirsiniz.
Fakat daha güvenli bir strateji ile alımları zamana yayarsanız, ister 3 ayda bir, ister 6 ayda bir ya da kademe kademe alın, örneğin bir birim tepede aldınız, bir birim %30 düşünce aldınız, böylece maliyetinizi düşürmüş olursunuz. Çünkü tepede 40 lira yatırdığınızı düşünelim. Sadece bir hisse alabiliyoruz, ama 20 liraya düşünce 2 hisse daha alabildik. Yani toplam 80 Lira yatırdık, ama 3 hisse aldık ve ortalamamız da (40+20)/2=30 yerine 26 oluyor. Her düşüşte hisse toplamanız sizin kara geçmenizi daha hızlandıracaktır.
Aksi takdirde "Ben dipte alırım, yüksekte satarım" dersek kağıt 10 liradayken alıp 20 lira olunca 2 katına çıktı satayım dediğimizde kağıt 40 liraya gittiğinde büyük bir fırsatı kaçırmış olacağız. Bu nedenle, satmayı düşünmeyerek ve alımları zamana yaymak daha mantıklı daha az riskli bir stratejidir.
Borsada bir hisseye fiyat biçmek gerçekten zordur. Herkes bu iddiadadır, ama düşünsenize aynı anda onbinlerce kişi bir şirketi analiz ediyor ve bunların önemli bir kısmı uzman ve hatta uzman olan kişiler kendi analizlerini başkalarıyla da paylaşıyor. Bu paylaşımları aracı kurum şirketleri değerlendiriyor ve sonra bu konu binlerce kişi ile paylaşılıyor. Peki kim bu şirketi diğerlerinden daha iyi değerlendirecek?
Bir şirketi satan varsa alan da var. Satan iyi fiyattan sattığını düşünüyor, alan ucuzdan aldığını düşünüyor. Eğer biz acemiysek ve yeni başladıysak diğerlerinden bu işi iyi yapma şansımız az. Bu nedenle, yanılabilir ve yanıltılabiliriz. Peki hangi şirketleri seçmeliyiz? Eğer BIST 30'a üye olan şirketleri seçersek, çünkü borsada 400 tane şirket var, ama bunlardan belki 100-150 tanesi iflas edebilecek durumda ya da bazıları ciddi anlamda 5 lira eden bir hissenin 100 liraya kadar çıktığını sonra tekrar 5 liraya düştüğünü de görüyoruz.
Bu çıkış ve inişlerde hem almak hem de satmak zor oluyor. Örneğin, insan diyor ki "Ben bunu alayım 100 liraya çıksın. Sonra %10 düştüğünde satarım." Fakat satış emrini girdiğimizde eğer alıcı yoksa önce 90'a düştüğünü, sonra 80'e düştüğünü, sonra 10'a düştüğünü görebilir ve hisseyi satamayabilirsiniz. Eğer hisseyi pahalı aldıysanız ciddi anlamda zarar yazabiliyorsunuz. Bunu engellemenin yolu büyük belli başlı şirketlere yatırım yapmaktır.
Ülkedeki en büyük şirketler de BIST 30 endeksindedir. Eğer borsaya yeni başladıysak bu endeksin içinde kalmamız bizim için güvenli olacaktır.
Şu ana kadar anlattığımız kurallar basit bir şekilde uzun vadeli yatırım yapmanız için yeterli ve uygulaması oldukça kolaydır. Fakat bu konuda uzmanlaşmak istiyorsanız ciddi anlamda kendinizi geliştirmeniz ve birçok farklı kaynağı okumanız, öğrenmeniz gerekiyor. Çünkü hem ekonomiden hem pazarlamadan hem finans ve muhasebeden, birçok farklı branştan anlamanız, teknoloji şirketlerini çok iyi tanımanız gerekiyor.