Faiz ve borsa arasındaki ilişki ile ilgili birkaç çalışma var. Bu yazımızda, Borsa İstanbul’da faiz ve borsa arasındaki ilişki geçmişte nasıl gerçekleşmiş ve borsa yatırımcıları bu ilişkiden faydalanabilir mi, mevcut ekonomide nasıl hareket etmeliyiz bunu yorumlayacağız.
Merkez Bankası faiz oranları ile borsa arasındaki ilişkiye aşağıdaki grafik üzerinden bakarsak, gri renkte BIST 100 endeksinin enflasyona göre düzeltilmiş halini, siyah renkte de Merkez Bankası'nın borç verme faizlerini görüyoruz. Grafik 2002-2019 arasını kapsıyor. 2002 yılındaki atmosfere baktığımızda faizlerin azaldığını ve eş zamanlı olarak da borsanın yükseldiğini görüyoruz. 2006'da ani bir faiz artırılması gerekmiş, fakat borsa aslında bu faiz artışı olmadan bunu fiyatlamış ve ciddi anlamda düşmüş.
Takip eden dönemde faiz artışı durmuş ve borsa dip seviyeden yükselmeye başlamış. Sonra 2008 küresel finansal krizinde faiz oranlarımızdan bağlantısız bir şekilde borsa ciddi anlamda düşmüş. Biz tabi ekonomiyi desteklemek için faizleri düşürerek cevap vermiştik. Zaten ekonomi ciddi anlamda soğuduğu için borsa tekrar faizler düştükçe yükselmiş.
Takip eden dönemde 2011'de de bir faiz artışı var. Fakat bu faiz artışı yaşanmadan dikkat ederseniz borsa düşmüş. Sonra 2014'te de bir faiz artışı var. Bu faiz artışı yaşamadan yine borsa düşmüş ve burada yine 2018'de de bir faiz artışı var. Burada da borsa daha önce düşmüş. Dikkat ederseniz hep borsa daha önden hareket ediyor. Yani faiz artışını beklemeden yanıt veriyor.
Bazen de faizin artacağı belliyken borsa yükselebilir. Bir dizi çalışmada faiz oranlarının ya da enflasyonun çeşitli sektörlere ya da borsadaki farklı şirketlere etkisi analiz edilmiş. Bu analizlerde, eğer bir hissede yatırımcı profili daha yetkinse daha bilgili ise faizlerin artmasını beklemeden gerekli aksiyon alınır. Fakat yatırımcılar daha bilgisizse bu tepki gecikiyor. Bunu da en net BIST 100 endeksi ve XTUMY (BIST TUM-100) endeksinde görüyoruz.
BIST 100 endeksinde daha çok yabancı payının çok yüksek olduğu ve daha çok kurumsal yatırımcının olduğu şirketler, XTUMY endeksinde ise daha çok bireysel yatırımcıların ya da tahtacıların olduğu şirketler var. BIST 100 endeksi ile faiz arasındaki ilişkiyi modellemeye çalıştığımızda net bir ilişki bulamıyoruz, çünkü BIST 100 yatırımcısı faizler artmadan aksiyon alıyor. Fakat aynısı XTUMY için geçerli değil.
Yukarıdaki grafikte M2 para arzının yüzdesel olarak yıllık değişimini ve XTUMY endeksinin yıllık performansın görüyoruz. Dikkat ederseniz para arzı çekilirken XTUMY endeksi de düşüyor, ama geriden düşüyor. Yani önce para arzı düşüyor, sonra XTUMY endeksi düşüyor. Sonra para arzı artıyor, arada 3 aydan 1 yıla kadar uzayan bir gecikme ile de para arzı artıyor. Takip eden dönemde XTUMY endeksi yükseliyor, sonra para arzı çekiliyor. Yani XTUMY endeksi bazen 3 ay, bazen 6 ay bazen 1 yıl geriden takip ediyor.
Fakat mevcut konjonktüre de baktığımızda artık BIST 100 hisseleri de XTUMY endeksi gibi hareket etmeye başladı. Buradaki hisselerin anormal fiyat hareketlerinden bunu anlıyoruz. Yani BIST 30'daki bir şirket 2-3 ay içinde %300-400 artıp, takip eden ay %60 düşüyorsa bu sağlıklı bir hareket değildir. Bu da yatırımcının bilinçsiz olduğunun göstergesidir, ki yabancı oranı azaldıkça da bu bilinçsizlik seviyesi artıyor. O yüzden, faiz oranı artarken bile borsada bir ralli görebiliriz. Peki faiz oranı artmaya devam ederse borsa rallisi devam eder mi?
Buraya kadar paylaştığımız veriler bize, eğer faizler yükseltilirse borsanın düşmesi gerekiyor. Hatta borsanın önceden düşmesi gerekiyor. Fakat böyle bir resim görmüyorsak ve borsa ciddi bir ralli yapıyorsa, borsanın mevcut son 15 yıllık seviyelerine baktığımızda, şirketlerin piyasa değeri ile satışlarını kıyasladığımız senaryoda ucuz olmayabilir. Hatta borsa pahalı bir seviyede olabilir.
Bunun iki tane açıklaması olabilir; birincisi artık yabancı payı eskisi kadar yüksek değil ve yabancı payındaki düşüş bizim belki piyasa oyuncularının rasyonel hareket etmesini engelliyor olabilir. Bazı piyasa yapıcılar, kendi lehlerine belki borsayı yüksek tutup pozisyon boşaltmanın derdinde olabilir. İkincisi ise ekonomi yönetimi her ne kadar enflasyonu önceliklendirdiklerini söyleseler dahi halen daha faiz oranları enflasyonun altında olabilir.
Faiz belki %30, yüksek bir değer gibi görünse de, eğer enflasyon %60 ise bu faizi oranının düşük olduğuna ve yine parasal genişlemeye işaret eder. O yüzden, piyasa acaba gerçekten bizim ekonomi yönetimimiz sıkı para politikasına geçecek mi diye bu konuda da kararsızlık yaşıyor olabilir.
Geçmişte yatırımcıların terse yattığını çok gördük. Örneğin, Naci Ağbal'ın hem göreve gelmesi ve sert faiz artışları yapması hem de görevden alınması piyasa için sürpriz hamlelerdi. Acaba yine böyle şeyler olur mu? Bunu bilemiyoruz. Bu konuda da aslında uygulanabilecek en güzel strateji "dengeleme"dir.