"Kazanmayı Öğren" Kitap Özeti

İnsanlar neden tarih öğrenir sorusuna verilen klasik bir cevap vardır. Ondan ders çıkarmak için. Peki tarih derslerinde ne anlatılır? Savaşlar, ittifaklar, anlaşmalar, değişen sınırlar, hanedanlıklar ve benzeri. Yani insanlar savaşlardan, anlaşmalardan ve sınır değişikliklerinden ders çıkarmaya çabalıyor. Maalesef bu uygulama pratikte pek de faydalı değil.

Türk milleti tarihi ile övünen milletlerdendir. Elde Kızıl Elma hayalini gerçekleştiren Hun Türkleri, 3 kıtaya hükmeden Osmanlı, 7 düvele kafa tutup küllerinden tekrar doğan Türkiye gibi bir miras olunca övünmek gayet makul zaten. Ancak sorun tarih konusunda anlatılanlarda değil. Sorun tarihte anlatılmayan bazı konuların hayati önem taşımasında.

Peter Lynch, tarih öğretimi konusunda şunları söylemiştir: "Amerika özelinde vatan sevgisini öğretirken ulus olarak refahımızın ve gücümüzün anahtarı olan büyük ve küçük milyonlarca şirketi anlatmak yerine silahları, savaşları, politikayı ve hükümeti anlatıyoruz. Küçük şirketlerin yeni işçiler almaları büyük şirketlerin daha büyüyerek verimli hale gelmeleri ve elemanlarına daha yüksek ücret ödemeleri için para sağlayan yatırımcılar olmasaydı dünya çöker herkes işinden olur ve Amerika şansını yitirirdi." Bu sözlerde haklılık payı oldukça yüksek.

Çocuklarımız okulda Türkiye'de hangi şehirde hangi fabrikanın olduğunu, kimlerle ticaret yaptığımızı, neleri ürettiğimizi, neleri yurt dışından temin ettiğimizi öğreniyorlar mı? Peki çocuklarımız atalarının kimlerle nasıl ticaret yaptığını, ticarette hangi ilkeleri benimsediklerini, hangi ürünleri ürettiklerini, hangi ürünleri dışarıdan temin ettiklerini, bilim dünyasına neler kazandırdıklarını, hangi sanatlarda ustalaştıklarını, nerede doğru nerede yanlış kararlar verdiklerini öğreniyorlar mı?

Hepsi bir yana, günümüzde kaç çocuk kendi ebeveynlerinin hangi şirkette çalıştığını ne iş yaptığını hakkıyla biliyor? Peki bunları bilmeden gelecekle ilgili planlama yapmaları, yatırıma yönelmeleri ve ülkeleri için hedefler belirlemeleri mümkün müdür? Savaşlar ve anlaşmalar önemlidir, fakat halkın önüne ekmek koyan tarımdır, sanayidir, ticarettir ve yatırımdır.

Tüketmeden önce üretmeyi bilmek gerekir. Kaybetmemek için kazanmayı öğrenmek lazımdır. O halde kendini ve ülkesini kalkındırmak isteyen birey işe kazanmayı öğrenmekle başlamalıdır.

1. Finansal Özgürlüğe Erişme Yolları

Günümüzde bireylerin finansal özgürlüğe erişmesinin sınırlı sayıda yolu vardır. Dünyanın en iyi performans sergileyen yatırım fonlarından biri olan Fidelity Investments'e ait Magellan Fonu'nun yöneticisi Peter Lynch, "Kazanmayı Öğren" adlı kitabında mirasa konmak, zengin koca bulmak, piyangoyu kazanmak veya Windows'u yeniden keşfetmek gibi absürt yolların dışında isteyen herkesin rahatlıkla uygulayabileceği yatırım yöntemlerini artıları ve eksileri ile açıklamış.

Yazar kitabında ilk şirketler, ilk hisse senetleri, ilk ekonomik kriz gibi tarihi konularla birlikte, bir şirket nasıl kurulur, halka arz nedir ve yatırımın temel ilkeleri nelerdir gibi önemli meseleleri de ele almış. Biz de Lynch'in yazdıklarından yola çıkarak ve Türkiye'den örnekler vererek yatırım yöntemleri hakkında akıl yürütmeye çalışacağız.

2. Mevduat Hesapları

Lynch'in aktardığına göre yatırımın ilk yöntemi mevduat hesaplarıdır. Herkes parasını bankaya yatırıp belirlenen süre içinde parayı geri çekmeme taahhüdü karşılığında faiz getirisi elde edebilir. Sistem gayet basittir. Banka parayı vatandaştan alır, kendi işleri için kullanır ve karşılığında vatandaşa faiz verir.

Mevduata para konulduğunda yapılan iş parayı belli bir süreliğine kiraya vermektir. Bu yatırımın olumlu yanı mevduattan kazanılanın önceden hesaplanabilir olmasıdır. Nominal garanti getirisi mevcuttur, yani birey %10 faizle bankaya 100 birim para yatırırsa sürecin sonunda 111 birim parası olur.

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken şey, getiri garantisinin nominal oluşudur. Eğer kişinin %10 faizle bankaya para yatırdığı süreçte enflasyon %15 olursa nominal olarak, yani kağıt üzerinde rakamsal olarak, para kazanılır. Ama, reel getiri anlamında para kaybedilir. Çünkü sürecin sonunda kazanılan para sürecin başında sahip olunan paradan daha az alım gücüne sahiptir. Kişi bir yılda 100 birim parasını 110 birimine çıkartabilir, ama geçen yıl 100 birim paraya alınan mal bu yıl 115 birime satılıyorsa kazanç bunun neresindedir?

Kazancın gerçek ölçütü sayılar değil alım gücüdür. Kişi para kazandığında eskisine oranla daha çok mal alabiliyorsa para kazanmış olur. O halde enflasyonun faizden düşük olduğu ülkelerde bankalardan faiz getirisi alınabiliyorsa bu iyi bir yatırımdır. Aksi söz konusu ise mevduat bir yatırım değil, bir tuzaktır.

3. Koleksiyonculuk

Lynch'e göre yatırımın bir diğer yöntemi koleksiyonculuk yapmaktır. Koleksiyonculuk bir malı satın alıp uzun yıllar elde tutup malı ilerleyen yıllarda doğru alıcıya çok daha yüksek fiyata satmak prensibiyle çalışan yatırım yöntemidir. Amerika ve Avrupa koleksiyon konusunda iyi paralar kazanılabilen yerlerdir.

İnsanlar bu ülkelerde beyzbol kartlarının veya eski masa sandalyelerin bile ticaretini yapabilir. Türkiye içinse aynı şeyleri söylemek zor. Tamamen uzmanlığa dayanan bu konunun uzmanlara bırakılması en mantıklısıdır.

4. Gayrimenkul Yatırımı

Yazara göre yatırımın bir diğer yöntemi gayrimenkul almaktır. Ev almanın iki avantajı vardır.

Kiradan kurtulmak iyidir, ama kişiyi zengin edecek olan evin kredi ile alınabilmesidir. Kredi ile konut almak yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerde en iyi yatırımlardan biridir.

Diyelim ki kişi bankaya 50 bin TL peşinat göstererek 500 bin TL'lik bir ev aldı ve evin fiyatı ertesi yıl enflasyon sebebiyle 1 milyon TL'ye çıktı. Başta hesap hatası yapıp paranın ikiye katlandığı düşünülebilir. Halbuki gerçek bambaşkadır. Aslında kişi 500 bin TL'lik bir yatırım yapıp bunu 1 milyon TL'ye çıkarmamış, 50 bin TL'lik bir yatırım yapıp bunu 1 milyon TL'ye çıkarmıştır.

Bu hesabın piyasadaki adı kaldıraçlı işlemdir. Yatırımcılar bir miktar parayı teminat göstererek kredi çekerse normal koşullarda karşılayabileceklerinin çok üstünde fiyata satılan bir malı satın alabilirler. Böylelikle henüz paranın tamamını ödemeselerde malın tamamına sahip olurlar, yani malın değeri arttığında kârın tamamını elde ederler.

Kaldıraç, kişiye elinde olmayan miktarda parayla piyasada işlem yapma imkanı sunar. Kimi insanlar krediyi ödemek için gayrimenkulu kiralama yoluna başvurur. Konut kredilerinde borç sabittir, ama kira bedeli her yıl yenilenir. Bu da kiranın zamanla kredi borcunu ödemesi anlamına gelir.

Örneğin, kişi aldığı ev için her ay 5000 lira kredi ödüyor. Evi de 2000 liraya kiraya verdi. Ertesi yıl kiraya 2500 liraya yükseltebilir. Buna karşın ödemesi gereken kredi hala 5000 liradır. Aynı şeyi gelecek yıllarda tekrarlar ve birkaç yıl içinde kira geliri kredi gideriyle eşitlenir. Başka bir deyişle ev kendi taksitlerini ödemeye başlar.

Peki konut yatırımında risk yok mudur? Tabii ki vardır. Konut alımı uzmanlık gerektirir. Bir evin değerlenip değerlenmeyeceğinden emin olmak güçtür. Kimi evler yıllarca aynı fiyattan işlem görür, kimi evlerin altyapı problemleri vardır. Bazen kiracılarla çok ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Ayrıca, enflasyonun düşük olduğu dönemlerde çok daha avantajlı yatırım imkanları varken parayı betona gömmek aklı olanın yapacağı bir iş değildir.

O halde her türlü yatırımın risk barındırdığını unutmamak gerekir. Güvenli yatırım diye bir şey yoktur.

5. Devlet Tahvili, Hazine Bonosu ve Eurobond

Lynch'e göre yatırımın bir diğer yöntemi devlet tahvili, hazine bonusu ve Eurobond'lardır.

5.1. Tahvil ve Hazine Bonosu

Tahvil kabaca devletin kendine finansman sağlamak amacıyla piyasaya sunduğu borç senedidir. Süresi 1 yıldan kısaysa "hazine bonosu", bir yıldan uzunsa "tahvil" adını alır.

Tahvillerin önceden belirlenmiş faiz oranları vardır. Tahvilin faizi 1 yıl ya da 6 ayda bir kupon ödemesi şeklinde alınır. Eğer tahvil vadesinden önce bozdurulursa tıpkı mevduatta olduğu gibi faiz alınamaz. Özel sektör tahmini de devlet tahvili gibidir. Farkı banka ya da anonim şirketlerce piyasaya sunulmasıdır.

5.2. Eurobond

Eurobond ise devlet veya şirketlerin kendi ülkeleri dışında kaynak sağlamak amacıyla uluslararası piyasalarda yabancı para birimleri üzerinden satışa sundukları, genellikle uzun vadeli borçlanma aracıdır.

Eurobond, kur farkından da etkilenir. Tahvillerin ve Eurobond'ların en büyük avantajı nominal getiri anlamında mevduattaki gibi hesaplanabilir olmasıdır. Bu yatırımın kötü yanı ise yazarın söylediğine göre 3 tanedir:

6. Borsa

Lynch'e göre yatırımın bir diğer yöntemi borsadır. Yapı itibariyle bir oyuna benzese de borsa bir oyun değildir. Ayrıca, borsa oynamak diye de bir şey yoktur. Borsa, bankadan borç almak dışında finansal kaynağa ihtiyaç duyan şirketlerle tasarruflarını değerlendirmek isteyen sade vatandaşın bir araya geldiği pazardır.

Borsada şirketlere ait hisseler alınır ve satılır. Sistem şöyle işler, şirketler ticaret yapmak için bankadan borç çekmek yerine şirketin bir kısmını vatandaşa satmaya karar verirler. Buna halka açılmak veya halka arz denir. Vatandaşlar, bankalar ve aracı kurumlar vasıtasıyla bu şirketlerden pay alır ve hissedar olunur. Her vatandaş şirketteki hissesi oranınca o şirkete ortaktır. Şirketin toplantılarına katılabilir ve şirketin karlarından pay alabilir. Bu kar payı ödemelerine de temettü denir.

Yatırım tavsiyesi olmamakla birlikte örnek üzerinden düşünmek borsanın hayatımızla iç içe olduğunu göstermesi bakımından faydalıdır. Yol kenarında tarla ve bahçelerde gördüğümüz köylülerin kullandığı kırmızı traktörler Türk Traktör ve Ziraat Makineleri Anonim Şirketi adlı firma tarafından üretilmektedir.

Türk Traktör yıllardır borsada işlem gören şirketlerden biridir. 1950'li yıllardan beri traktör üreten bu firmaya tüm vatandaşlar ortak olabilir. 2022 raporuna göre firmanın %37,5'luk kısmı Koç Holding'e, %37,5'luk kısmı İtalyan asıllı yabancı bir şirkete ve kalan %25'lik kısmı da sade vatandaşlara aittir. Üstelik şirket her yıl yatırımcılarına düzenli olarak kar payı ödemektedir. Ayrıca, Kamu Aydınlatma Platformu (KAP) aracılığıyla şirkette yaşanan gelişmeleri hissedarlara bildirmektedir. Borsanın özüdür. Kişi tasarruflarını yastık altında saklamak yerine bir şirkete yatırırsa şirketin kazançlarına da ortak olur. Şirketin karları arttıkça hissenin değeri de artar ve para kazanılır.

Yalnız unutmamak gerekir; borsa riskli yatırım araçlarındandır. Şirketin işlerinin kötüye gitmesi durumunda eldeki hisseler değer kaybedecektir. Örneğin, hisse başı 20 TL'ye 100.000 TL tutarında x şirketi hisse senedi alındıysa ve artık ortağı olunan x şirketinin işleri iyi gitmezse yatırımcı da zarar eder. Hisse fiyatı 20'den 15 TL'ye düşerse, ki düşebilir, böyle bir senaryoda zarar %25'tir. Yani 100.000 TL'lik yatırım yapıp sürecin sonunda 75 bin TL'ye sahip olunur.

Para kaybı yatırımcı hisseyi satana kadar kesin değildir. Bir süre şirketin işlerinin iyiye gitmesi beklenebilir. Hissenin fiyatının tekrar 20 TL'ye çıkması olasılık dahilindedir, ama ne kadar süre beklenmesi gerektiğini kimse bilemez. Bu yüzden, borsada kârlı yatırımlar yapabilmek için yatırımcının finansal okuryazarlığına geliştirmesi ve iyi şirketleri belirleyebilmesi gerekir.

7. Fonlar

Yazar son olarak fon yatırımından bahsetmiştir. Fonlar, profesyoneller tarafından yönetilen yatırım kuruluşlarıdır. Örneğin, yatırımcı hisse senedi yatırımı yapmak istiyorsa, ancak finansal okuryazarlığı borsa için yeterli değilse, onlara başvurarak yatırım yapabilir.

^