Paraya bakış açımızı değiştiren, borsa ve ekonomi hakkında detaylı bilgiler veren "Paranın Psikolojisi" adlı kitaptan çıkarmamız gereken 10 önemli dersi anlatacağız.
Yatırım hayatındaki başarımızı zekamız ve çalışkanlığımız dışında farklı olaylar karşısında sergilediğimiz tutum belirlemektedir. Soğukkanlı olan ya da rasyonel düşünce tarzının stres anlarında da muhafaza eden, mantıklı şekilde düşünen insanlar haliyle daha başarılı olmaktadır. Ama bunun yanında açgözlü, hırslı, hedefe çabuk ulaşmak isteyen ya da stres zamanlarında kontrolü kaybeden, panik şekilde davranan insanlar ise başarılı olamamaktadır. Bu yüzden davranışa hakim olmak ve kişisel özelliklerimize uygun bir şekilde yatırım yapmak başarı için önemli bir anahtardır.
Yatırımla ilgili olarak herkesin tecrübeleri birbirinden farklıdır. Birey olarak yaşadığımız tecrübeleri düşündüğümüzde bütün dünyada yaşanılan gerçeklerin belki %1'inden bile daha düşük oranda bir yaşanmışlığa sahip olduğumuzu unutmamalıyız. Örneğin, altına 2007 yılında yatırım yapan biri 2013'te sattığını düşünelim. O kişi için altın mükemmel bir yatırım enstrümanıdır. Fakat 2013'te Doları'nı bozup ya da Doları'yla altın alan bir yatırımcı 2018'e ya da 2019'a geldiğinde 5-6 yıldır altına yatırım yapıyor olmasına karşın %40 civarında Dolar cinsinden zarara uğramıştır. Bu yüzden farklı insanların aynı yatırım enstrümanındaki tecrübeleri bile birbirinden farklıdır.
Bir diğer örnekte ise, temettü veren hisselere yatırım yapan bir yatırımcı eğer son 3-5 yılda çok iyi para kazanmışsa, ihracat yapan şirketlere yatırım yapan biri belli bir dönem aralığında iyi para kazanmışsa o hisseleri ya da o yatırım yöntemini doğru ve karlı bir yatırım yöntemi olarak adlandıracaktır. Oysa yatırımda rasyonel karar vermemiz için birçok farklı dinamiği ve birçok farklı boyutta dikkate almamız gerekir. İlla bizim yatırım yapmış olmamız gerekmiyor, belli hisseleri sadece belli bir dönemde değil çok daha uzun vadeli inceleyebiliriz ya da farklı yatırımcıların performanslarına bakabiliriz, farklı yatırım tarzlarının farklı dönemlerdeki performanslarını inceleyebiliriz. Eğer böyle çok boyutlu bir yaklaşım sergilersek muhtemelen daha bilinçli karar verme şansına sahip olabiliriz.
Hayatta elde ettiğimiz mutluluklar büyük ölçüde beklentilerimizle ilgilidir. Eğer biz bölgedeki en zengin insan olmak istiyorsak, hedefimiz ve beklentimiz buysa, muhtemelen mutsuz olmamız kaçınılmaz olacaktır. Fakat kendimi geçindireyim, çocuklarımı okutayım gibi çok daha makul beklentilere sahip olursak da tam tersine beklentilerimizi karşılamamız ve mutlu olmamız çok daha kolay olur. Tabii potansiyelimizden vazgeçmeyi ya da ulaşabileceğimiz hedefleri indirgeyerek çok daha düşük seviyede bir sonuç elde etmeyi kastetmiyoruz, hedeflerimiz yüksek olabilir.
Beklentilerimizi mütevazi tutmalıyız, ama kendimize çok haksızlık yapmayıp azla da mutlu olmayı öğrenmemiz bizim için çok daha iyi olur. Bütün insanlara baktığımızda zengin insanlar bile mutsuzdurlar, çünkü kendilerini daha zengin insanlarla kıyaslamaktadırlar ve her zaman kendimizi kıyaslayabileceğimiz çok daha zengin insanlar olacaktır. Eğer bu tarz bir düşünce tarzına sahip olursak her zaman kendimizi başarısız ve mutsuz hissederiz. Bunun yerine sadece bizden daha ileri değil, belki bizden daha kötülere de bakıp halimize şükretmek güzel bir yaklaşım olabilir.
Yatırımda başarılı olmak belli dönemlerde çok üstün performans göstermekle aslında çok da ilgili değildir, çünkü ne kadar hızlı koşarsanız koşun eğer düşerseniz yarışı kaybedersiniz. Bu yüzden, önemli olan yarışın tamamında belli bir standartta performans sergilemektir. Bu da ancak riskleri belli düzeyde tutmakla mümkündür. Eğer kalıcı olacak kayıplardan kendimizi korursak yukarı yönlü getiriler zaten kendi gelecektir. Bu yüzden, çeşitlendirme gibi daha uzun vadeli yatırım yapma gibi ya da alımları zamana yayma gibi stratejiler yatırım performansımızın daha sürdürülebilir olmasına katkı sağlayacaktır.
Tasarruf yapmanın, bu tasarrufları yatırıma dönüştürmenin ve reel getiri elde etmenin belki de bize en önemli dönüşü finansal özgürlüktür. Hiç birikimi olmayan, yatırımı olmayan bir kişiye kıyasla yatırmı olan biri kendini çok daha güvende hisseder. Çünkü, ani bir hastalık gelebilir, bir kaza olabilir vesaire paraya ihtiyaç olduğunda eğer tasarruflarınız varsa çok daha rahat olursunuz. Ancak, aksi durumda hiçbir birikiminiz yoksa sürekli korku içinde yaşarsınız ve çaresiz durumlara düşebilirsiniz.
Bir diğer yatırımın ve tasarrufun önemli yanı ise bu tasarrufların doğru şekilde kullanılmaları durumunda bize ek gelir sağlamalarıdır. Örneğin, borsada yıllık reel temettü verimini yaklaşık %3 kabul edersek ve yeterli miktarda tasarruf sağlarsak hem maaşımızı sağlayabileceğimiz ya da oldukça iyi bir yatırım seviyesine ulaşmamız halinde kendi kendimize emekli etmemizi sağlayabilecek pasif gelire sahip olabiliriz. Finansal özgür olmak istediğimiz işte, istediğimiz zaman çalışabilmemizi ve hangi alanda çalışmaya kendi kendimize karar vermemizi sağlar. Aksi takdirde maddi gereksinimlerimiz istemediğimiz bir işte istemediğimiz saatlerde çalışmamıza ve mutsuz olmamıza yol açabilir. Bu yüzden, finansal birikimlerimiz arttıkça yaptığımız işler ve hobilerimize ayırdığımız vakit profesyonel anlamda kendimizi tatmin etmemiz çok daha rahat olacaktır.
Yatırım performansında en az bilgi ve tecrübe kadar önemli olan bir diğer unsur da şanstır. Özellikle kısa vadelerde, örneğin çok iyi bir analiz yapıp uygun bir yatırım yaptığımızı zannedebiliriz, fakat bir talihsizlik yaşarsak bu yatırım başarısızlıkla sonuçlanabilir. Tam tersi, kötü bir karar almışızdır, ama öyle bir şansımız yaver gider ki o şirket manipülasyona uğrar ve karla çıkabiliriz. O yüzden, şansın önemli bir faktör olduğunu unutmamalı ve kısa vadeli performanslara çok fazla önem vermemeliyiz. Gerçek bir performans ancak 5 yıl ila 10 yıl sonra kendini göstermektedir ve bunun bilincinde olursak çok daha rasyonel kararlar verebiliriz.
Daha fakir olmanın en kısa yolu zengin görünmeye çalışmaktır. Örneğin, lüks bir arabaya binmeyi ve pahalı bir evde kiracı olarak yaşamayı kısa vadelerde başarabiliriz, fakat böyle bir yaşam tarzı belirlersek, gelirimize göre daha üst bir basamakta yaşayalım dersek, tasarruf elde edemeyiz. Bize ek getiri elde edecek yatırımlar yapamayız.
Fakat bunun tam tersini yaptığımızı düşünelim. Gelirimize göre birazcık mütevazı yaşarsak daha çok birikim sağlarız. O birikimleri doğru yatırımlara dönüştürürsek ek gelirlerimiz olur. Gelirlerimiz arttıkça da aslında uzun vadede yaşam kalitemizi arttırmış oluruz.
Bütün bireylerin içinde bulundukları şartlar ve donanımları birbirinden farklıdır. Örneğin, bir kişi finansa daha ilgilidir, matematikle arası iyidir, yatırım alternatiflerini daha hızlı anlayabilir ve analiz edebilir, ama bir başkası da uzak olabilir. Diğer yandan bir kişi gençken, bir başkası yaşlı olabilir. Birinin çok sağlam ve güçlü gelir kaynakları varken, güzel bir işi vardı ve işten atılma riski yoktur. Bu durumda, örneğin, 30 yıl boyunca şu gelire sahip olabileceğim diyebilir. Bir başkası ise her an işten atılma ve iş bulamama riskiyle karşı karşıyadır. Bir başkasının bakacağı çocuğu yoktur, bekardır, kendi başına evde yaşıyordur. Evi kendisinindir, harcamaları sınırlıdır. Bir başkası ise kiracıdır, iki tane çocuğunu özel okulda okutmaktadır.
O yüzden, birçok farklı boyut insanların yatırım seçeneklerine etki etmektedir ve tek bir formülle bütün yatırımcıların yatırım yapması doğru olmayacaktır. Herkesin yapması gereken kendi donanımına, kendi birikimine ve harcama profiline uygun olarak doğru yatırım tarzını belirlemesidir.
İnsanlar olumsuz senaryolara çok daha duyarlıdırlar. Kulakları her zaman olumsuz haberlerdedir. Örneğin, bir ekonomist gelecek yıl ciddi bir ekonomik kriz olacak, dövizde ciddi bir develasyon olacak vesaire derse, buna inanıp borsadaki pozisyonumuzu kapayarak, bir anda Dolar almak yatırımcıların sıklıkla yapabildiği hareketlerdir. Oysa daha rasyonel olup matematik ile karar vermek, hatta mümkünse haber akışına kulak kapamak, daha iyi olur. Çünkü eğer haber akışıyla hareket ediyorsak piyasa çalkalandığında biz de karamsarlığa kapılıp fiyatlama düşükken satış yapabiliriz. Bunun yerine haber akışından bağımsız her şartta geçerli bir portföy yapısı kurarsak kimseyi dinlemeden ve karamsarlığa kapılmadan standart sabit bir yapıyla hareket edebiliriz ve çok daha iyi sonuçlar alabiliriz.
Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Yatırım dünyasında da birçok farklı yatırım enstrümanı farklı getiriler vaat ederler. Bazıları şuna yatır %100 kazanacaksın ve garanti kazanacaksın der. Böyle bir şey yatırım dünyasında yoktur. Eğer getiri beklentimiz artıyorsa muhtemelen aldığımız risk de artıyordur, çünkü yüksek getiri yüksek oynaklığı beraberinde getirir. Bu nedenle, biz bir yatırım enstrümanını incelerken onun aşağı yönde ne kadar düşebileceğinin farkında olmalı ve doğru vadeyle doğru yatırım enstrümanlarını seçmeliyiz. Örneğin, borsaya yatırım yapacaksak kısa vadelerde aşağı doğru hareketler olabileceğini ve bu hareketlerin de ciddi miktarlarda bizi zarara sürükleyebileceğini bilmeniz gerekir. Fakat normal şartlarda bu oynaklık nedeniyle uzun vadede borsanın beklenen getirisinin yüksek olduğunu bilir ve ona göre karar veririz.
Vademiz burada belirleyicidir ya da yatırım portföyümüzü farklı enstrümanlarla birleştirerek riski yönetmemiz belirleyicidir. İki önemli kritere bakarak karar veririz; uzun vadeli beklenen getiri ve oynaklık. Bu ikisinin birleşimi ile ideal bir portföy yapısına ulaşabiliriz.