Piyasayı yenmek, başka bir deyişle şans faktörüne bağlı kalmadan endeks üzeri getiri elde etmek mümkün müdür? Önümüzdeki 10 yıl boyunca rekor üstüne rekor kıracak muhteşem hisseyi tespit etmenin bir yolu var mı?
Kimilerine göre piyasayı yenmek mümkün değildir. Bu insanlar piyasayı yendiğini iddia edenlerin sadece şanslı olduğunu savunurlardır. Onlara göre mantıklı olan davranış biçimi farklı sektörlerden çok sayıda hisse senedini satın alıp sepet yaparak riski azaltmak ve endeksin yükselişi ile birlikte para kazanmaktır. Eğer durum bundan ibaretse bir endeks fonu satın almak ve uzun süre beklemek iş görecektir. Peki dünyada tanınmış bunca borsa milyonerini nasıl açıklamak gerekir? Endeks fonları yatırımcıya çoğu zaman düşük getiri sunar.
Bahsi geçen mevcut getiriyle milyoner olunamayacağına göre milyoner olanları diğerlerinden ayıran şey nedir? Bu insanların aşırı yüksek IQ'ya sahip olduklarını iddia etmek mantıklı olmaz. Eğer IQ zenginlik getirseydi birçok bilim insanı dünyanın en zenginleri arasında yer alırdı. O halde soru açık, borsa milyonerlerinin başarısının sırrı ne?
Bu soruya cevap arayan binlerce insan Warren Buffett gibi milyonerlerin hayatlarını didik didik etti. Özellikle Buffett fanatikleri onun akşamları saat kaçta yattığından, sabah kahvaltıda ne yediğine, hangi marka araba kullandığından, yükselen burcuna kadar her şeyin başarısının sırrına yordular.
İhtiyar yatırım dahisi ile ilgili sayısız kitap ve makale yayınlandı. Ama çoğu hiçbir işe yaramadı. Zaten bu kitapların amacı gerçeği aydınlatmak değil, çok satanlar listesine girerek milyoner olmaktı. Yazılanların çoğu deli saçması olsa da kimi kitapların faydalı olduğu görüldü. Bu kitaplar zamana direndiler ve yatırım klasiği olarak adlandırıldılar.
"Warren Buffett Tarzı" kitabından anladığımız kadarıyla Buffett tam bir eski devir insanı. Anladığı işle ilgilenen, anlamadığı işi ehline bırakan, sabırlı, sağduyulu, akla selim sahibi, kazandığına sevinmeyen, kaybettiğine üzülmeyen, yeri geldiğinde risk alan, yeri geldiğinde haddini bilip köşeye çekilen yaşlı bir kurt kendisi. Gençliğinde hocası Benjamin Graham'ın etkisinde kalmış, yaşı ilerleyip tecrübesi arttıkça da kendi tarzını oluşturarak özgün biçimde yatırım yapmaya başlamış.
gibi sözleri borsa camiasında atasözü haline gelmiş.
Buffett'tan hoşlanmayanlar, onun yaşına atıf yaparak ve "Nuh zamanından kalma hisseleri bile elinde tuttuğu için bileşik getiriyle zengin oldu." diyerek başarısını küçümseme eğilimindeler.
Ancak, eleştiriyi yapanların atladıkları çok önemli bir nokta var; Buffett, gerçekten Nuh zamanından kalma hisseleri elinde tutuyor. Bu ihtiyar delikanlı nasıl oldu da bunca ekonomik krize, borsa çöküşüne, şirket iflasına, hatta savaşa rağmen o hisseleri günümüze kadar elinde tutabildi? Asıl bu sorunun peşine düşmek gerek.
Yazar Hangstrom'a göre bu sorunun cevabı basit. Şirketi iyi tanımalıyız. Buffett hiçbir zaman borsadaki dalgalanmalarla, endeksin durumuyla ya da kısa vadeli fiyatlamalarla ilgilenmedi. O daha çok işin kendisi ile ilgilendi. Daima anlayabileceği basitlikte işlere girdi. Kendisi bilgisayar kullanmayı bile bilmediğinden her ne kadar inanılmaz miktarda kar elde etseler de teknoloji şirketlerine hiç yatırım yapmadı. Hiçbir zaman teknik analize kafa yormadı. Buffett, hali hazırda karlı olan ve gelecekte de karlılığını sürdürebilecek şirketlerin hisselerini aldı ve köşesine çekildi.
Coca Cola firması iyi bir örnek oluşturuyor. Firma, Buffett daha küçük bir çocukken bile vardı. Firmanın rakibi yoktu, çünkü ürettiği ürün eşsizdi. Kola bir meşrubat türü olduğundan her zaman tüketilebilirdi. İnsanlar ürünü sevdi ve kola akıllara kazınan kırmızı logosuyla bir dünya markası haline geldi.
Buffett borsaya atıldığı dönemde şirket oldukça karlıydı. Üstelik bu karlılık gelecekte de devam edecek gibi görünüyordu. Genç borsacı Buffett, şirketin hisselerini aldı ve onlarca yıl elinde tuttu. Hala da tutmaya devam ediyor. Kola hissesi, yatırımlarımızı yönetirken hatırlamamız gereken çok önemli bir örnektir.
Yazar Hangstrom'a göre Buffett, uzun vadeli yatırım konusundaki kararlılığının ikinci temeli bilgiye dayanmaktadır. Buffett, bilgiyi bir zırh gibi kuşandığı için paniklemez. Belgesellerde, ilerleyen yaşına rağmen hala yüzlerce sayfalık raporları bizzat okuduğunu, bilançoları incelediğini ve muhasebe kayıtlarını karıştırdığını görüyoruz ve kendimizi bir kat daha tembel hissediyoruz.
Bilgi temelinin özü aslında şu; Buffett, piyasada ne olup bittiğini tahmin etmeye çalışmadı. Birçokları gibi 7/24 ekran başında kırmızı yeşil rakamlara bakarak kendini kör etmedi. Gözünü ve kulağını dünyaya açtı. İhtiyar bir kurt gibi havayı kokladı ve fırsata çevirebilecek krizler aradı. Kendine sağlam bilgi kaynakları temin etti. Şirketlerle bizzat ilgilendi. Şirketler hakkında yönetim kurulunda olmasa bile yönetimi tek başına ele alabilecek kadar bilgi sahibi oldu.
O halde buradan çıkarmamız gereken ders basit. Yatırım yaptığımız işle ilgili mümkün olduğu kadar çok şey öğrenmeliyiz. Bilgi bizi koruyacaktır.
Yazar Hangstrom'a göre Buffett'ın uzun vadeli yatırım konusundaki kararlılığının üçüncü temeli şirket değerleme işini çok iyi başarmasıdır. İhtiyar kurt, şirketleri bir kuyumcunun mücevhere yaklaşması gibi yaklaştı. Amacı oldukça basitti. 1-2 Dolar değerinde mal almaya çalıştı. Anladığımız kadarıyla yıllarca borsada işlem yapmasına rağmen hala hocası Benjamin Graham'ın güvenlik marjı prensibine sadık durumda, yani değerinin altında görünen hisseleri tespit edip fiyatın değeri yakalamasını, bazen de geçmesini bekliyor.
Peki Buffett ile ilgili söylenebilecekler bunlarla mı sınırlı? Tabii ki hayır. Kitapta birçok faydalı bilgi yer alıyor. O yüzden bu kitabı daha fazla okumanız gerekiyor.