Finansal piyasalar, yatırımcıların, şirketlerin ve devletlerin fonlarını yönetmek için kullandığı karmaşık yapılar olup, çeşitli türleri ile her birinin kendine özgü işleyişi vardır. Para piyasası, kısa vadeli borçlanma araçlarının alınıp satıldığı yerken; sermaye piyasası, uzun vadeli yatırımların gerçekleştirilmesini sağlar. Birincil piyasa, yeni menkul kıymetlerin ilk kez halka sunulduğu alan iken, ikincil piyasa bu menkul kıymetlerin alım satımının yapıldığı yerdir. Vadeli piyasa, gelecekteki tarihlerdeki işlemleri düzenlerken, spot piyasa ise anında alım satıma olanak tanır. Bu yazıda, finansal piyasa oyuncularının rolleri ve piyasa çeşitleri hakkında detaylı bilgiler sunarak, yatırım kararlarınızı güçlendirmeyi amaçlıyoruz.
Piyasa denilen bir kavram vardır. Piyasa, finansal açıdan alıcı ve satıcının bir arada bulunduğu, sürekli iletişim halinde bulunduğu, para ve değerli evrak alışverişi ve değiş tokuşu yaptığı platformlardır. Piyasalar talebin fiziksel ya da dijital ortamlarda değiş tokuş olduğu yerlerdir. Borsalar buna çok güzel bir örnektir.
Piyasa kavramında bir reel piyasalar, yani gerçek piyasalar, bir de finansal piyasalar vardır. Piyasa kavramı, malların ve hizmetlerin reel anlamda el değiştirdiği, örneğin ev alıp satmak gibi, yerlerdir. Finansal piyasalarda ise daha çok kıymetli evrak dediğimiz, tahviller ve hisse senedi gibi, şeylerin alıp satıldığı yerlerdir.
Finansal piyasada mali varlıkların, yani kıymetli evrak dediğimiz mali evrakların, alınıp satıldığı platformlardır. Bu platformlarda belli başlı kurallar vardır ve bu kuralların etkisinde piyasalar oluşur.
Peki finansal piyasa oyuncuları kimlerdir? Finansal piyasanın oluşmasının en önemli sebebi ortada bir fona veya yatırıma ihtiyaç duyan kişilerin veya firmaların olmasıdır. Diğer taraftan ise birikimlerini fon talep edenlere vermek isteyen bu fonun sahibi olan kişiler vardır. Bir de ortada bu kısımı birleştiren düzenleyici dediğimiz aracı kurumlar vardır. Bu aracı kurumlar adından da anlayabileceğiniz gibi bankalar ya da finansal kurumlardır, yani tasarruf fazlası olanlar veya fonun sahipleri, borca ihtiyacı olanlar arasında bir transfer gerçekleşiyor. Buna fon transferi denmektedir.
Her ülkede finansal piyasalarda bu fon transferini kontrol eden belli düzenleyici kuruluşlar vardır. Türkiye'de bu kuruluşun adı Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)'dur. Bu her piyasada vardır. Dolayısıyla, bu hem küçük yatırımcıların hem de büyük yatırımcıların kazanç sağladığı, aynı zamanda gelişmek isteyen KOBİ gibi ufak şirketlerin belli yatırımları yapmak için gerekli kaynakları karşıladığı bu piyasalara finansal piyasalar denmektedir.
Finansal piyasalar arasında iki ayrım vardır. Para piyasası ve sermaye piyasası.
Para piyasası, kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılandığı piyasalardır. Kısa vadeli, vadesi bir yılı aşmayan, yani hızlı anlamda para ihtiyacı duyduğunuzda alıp satabileceğiniz ürünler para piyasası araçlarıdır. Dolayısıyla, kısa vadeli likidite fazlası olanlarla likidite açığı olanları bir araya getiren piyasalara para piyasası denmektedir. Örneğin, Merkez Bankası piyasası, bankalar arası piyasa, takas piyasası gibi. Bankaların kimisinde işlem sonu bittiğinde mevduat birikiyor kimisinde tam tersi çok fazla kredi verdiği için mevduat az oluyor. Dolayısıyla birbiri arasında transfer yapabiliyorlar.
Para piyasasına konu olan araçlar, hazine bonosu, banka bonosu, repo ya da ters repo gibi likit varlıkların alınıp satıldığı piyasaya para piyasası denmektedir.
Sermaye piyasası ise 1 yıldan daha uzun vadeye sahip olan finansal varlıkların işlem gördüğü yerlerdir. Burada firmalara sağlanan krediler daha çok işletmelerin bina, makina, araç, teçhizat gibi bir duran varlık alımı yapmak istediklerinde ve bunları finanse etmek istediklerinde ortaya çıkardığı fon ihtiyacından oluyor.
Para piyasasında da olduğu gibi bu piyasalarda da bu kaynaklar tasarruf sahiplerinin birikimleridir ve sermaye piyasasında bu fon sahipleri ilk ihraçta da ikinci ihraçta da bu fonları satın alıp birbiriyle değiş tokuş yapabiliyorlar.
Bu noktada birincil piyasa ve ikincil piyasa dediğimiz iki temel grup daha oluşuyor.
İlk defa piyasada dolaşıma çıkan bir menkul kıymet piyasada işlem görüyorsa buna birincil piyasadır. Örneğin, ilk kez halka arza açılan bir firmanın bir fona ihtiyacı vardır ve bu fon ile bir yatırım yapacaktır. Dolayısıyla, ilk kez halka açıldığında birincil piyasa açılmış oluyor. Fon fazlasıyla buna ihtiyaç duyan kişileri birleştiren yere birincil piyasa deniyor.
İkincil piyasa, daha önce alım satımı yapılmış menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasalardır, yani bugün borsaya kota olmuş şirketleri alıp sattığınız yer halihazırda ikincil piyasa oluyor. İlk halka arz birincil piyasa, daha sonradan bu alım satım yapmaya başladıktan sonra yaptığınız şey ikincil piyasa oluyor.
Örnek verecek olursak, hisse senedi tabii ki i̇lk örneğimiz olacaktır. Devlet tahvilleri, özel sektör tahvilleri, gelir ortaklığı senetleri, katılım fonu payları, kira sertifikaları, Eurobond'lar vb. hep ikincil piyasaya örnek olarak gösterilebilir.
Eğer gelecekte belli bir fiyat üzerinden pazarlık yaptığınız, kendinizi belli risklere karşı korumak istediğiniz bir araç varsa, bu Dolar da olabilir, petrol de olabilir, bu işlemlerin yapıldığı piyasalara vadeli işlem piyasası denir. Örneğin, şimdiden 3 ay sonraki petrol fiyatını alıp satabilirsiniz ya da 2 ay sonraki şeker fiyatına alıp satabilirsiniz. Özellikle firmalar, büyük yatırımcılar ya da KOBİ'ler vadeli piyasaları sıkça kullanırlar, çünkü çok sık kullandığı bir hammaddenin fiyatının artma potansiyelini görüyorsa firma gidip o fiyatı sabitleyebilir.
Spot piyasası, "nakit piyasası" olarak da bilinir. Vadeli piyasaların aksine piyasalarda çok kısa sürede ödeme ve fiziksel teslimin yapıldığı piyasalar olarak geçer. Fiyatı belirleyen ise o andaki arz ve taleptir. Örneğin, kuyumcudan altın almak, bankadan döviz almak ya da BIST 100'den bir hisse senedi almak gibi.