Neden Ev Alıyoruz? Konut Talebi Nasıl Oluşuyor?

Neden ev alıyoruz sorusu, bireylerin yaşam koşullarını ve toplumsal dinamikleri anlamak için önemlidir. Demografik sebeplerle şekillenen konut talebi, Türkiye’deki konut sahibi oranlarını doğrudan etkiler. Genç nüfusun artışı, aile yapısındaki değişiklikler ve şehirleşme, konut talebini artıran başlıca faktörlerdir. Ayrıca, konfor etkisi de alıcıların kararlarında önemli bir rol oynar; evin sunduğu yaşam kalitesi, lokasyon ve sosyal olanaklar, tercihleri belirler. Bu yazıda, konut talebinin arka planında yatan etkenleri ve Türkiye’de konut sahibi olmanın getirdiği avantajları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Neden Ev Alıyoruz? Konut Talebi Nasıl Oluşuyor?
Neden Ev Alıyoruz? Konut Talebi Nasıl Oluşuyor?

Ev alma karar süreci aslında konut talebinin nasıl oluşuyor? Türkiye'de ve dünyada konut talebi iki şekilde oluyor. Bunlardan bir tanesi demografik sebeplerle, bir tanesi ekonomik sebeplerle ve bir diğeri ise konfor etkisi sebebiyle.

Demografik Sebeplerle Konut Talebi

Demografik sebeplerden bir tanesi kentleşme. İnsanların kırsaldan kente gelmesi ile birlikte o kent içerisinde barınma ihtiyacı duyuyor.

Eğer imkanı varsa satın alıyor, imkanı yoksa kiralayarak o şehirde yaşamaya başlıyor. Demografik sebeplerden bir tanesi de hanehalkı büyüklüğü. Hanehalkı sayısı Türkiye'de 3.4. Eğer bu rakam 3.4'ten 3.3'e düşerse, yani hane içerisindeki insan sayısı azalırsa, demek ki o insan başka bir haneye çıkma ihtiyacı duyuyor. Bu da ev alma karar sürecini oluşturan sebeplerden bir tanesi.

Demografik etmenlerden bir tanesi de nüfus artışı. Türkiye'nin Nüfus artışı %1.4, yani her yıl nüfusa 1.1 milyon  insan daha katılıyor ve bir miktarda tabi ki bu dünyada göçüyor. Nüfus artışı ile birlikte konut talebi de tekrardan oluşmaya başlıyor.

Diğer sebeplerden bir tanesi de evlenip boşanmalar. Türkiye'de biraz azalsa da 550.000 çift her yıl evleniyor. Yani ailelerinin yanlarından ya da oturdukları bekar evlerinden çıkarak yeni bir eve taşınma ihtiyacı duyuyor. Bununla birlikte her yıl 155.000 çift de boşanıyor. Bunlardan bazıları ailelerin evine dönüyor, bazıları ayrı eve çıkıyor. Ya da başka birisiyle evlenerek tekrardan 550.000 çiftin arasına katılıyor. Ama yeniden konut talebi oluşmuş oluyor.

Bir diğer etmen ise iç ve dış göçler. Türkiye'nin içerisinde 2.5 milyon insan sürekli yer değiştiriyor. İşte bu yer değiştiren insanlar da; "Yine konut alayım mı? Konut kiralayım mı?" kararı vermeye çalışan insanlardan. Son yıllardaki anormal artışı saymazsak Türkiye'ye yılda 125.000 insan göç ediyor. Yine bu insanlar da bir şekilde barınmaya çalışacaklar. Ya ev alacaklar yada ev kiralayacaklar.

Konut talebini oluşturan etmenlerden bir diğer başlık ise; ekonomik sebepler ve yatırım. Ekonomik sebepler içerisinde insanlar konutu enflasyona karşı değerini koruyan bir varlık olarak görüyorlar. Bu sebeple de konut yatırımı yapıyorlar.

Bir diğer sebep ise hanehalkı giderleri içerisinde barınma oldukça önemli bir yer tutuyor. Yaklaşık %25'ler dolaylarında. Bu alt gelir gruplarına indiği zaman hanehalkı gelirinin %30'u barınmaya gidiyor. İşte böyle olunca da "Bir ev alayım. Ben de rahatlayayım." düşüncesiyle insanlar ev yatırımı yapmayı kendilerine hedef ediniyorlar.

Ekonomik sebepler içerisinde tabi atlanmaması gereken konulardan bir tanesi de konut finansmanı. Konut finansmanındaki değişiklik insanların kararında etkisi %51 oranında. Yani faizlerin düşmesi ile insanların ev alma kararının değiştiğini görüyoruz. Özellikle 2020 yılının Haziran-Temmuz aylarında bunun etkisini çok fazla gördük. Hatta bu nedenle konut fiyatlarının arttığını bile gördük.

İnsanların %41'i ise konut fiyatlarındaki değişiklikler ile konut talebini oluşturuyorlarmış. İşte bu ekonomik etmenler insanların konut talebini oluşturan, konut kararlarını etkileyen unsurlardan.

Türkiye'de Konut Sahibi Olanlar

Biraz da genel duruma bakalım. Türkiye'de kendi konutlarında oturan insan sayısı %58. Bu oran %75'lerden neredeyse buralara geldi. İnsanların yaklaşık %25'i de kirada oturuyor. Bunun dışındaki kalan nerede derseniz. Lojmanlarda ya da annesinin babasının evinde oturan insanlar. %25'lik kiracı kısım her zaman potansiyel olarak bir konut isteyen grubun içerisinde yer alıyor.

Ancak şunu da biliyoruz ki genellikle kendi evinde oturanlar ya da bir konutu olanlar daha fazla konut alabilme şansına sahip olan gelir grubu. Yani %58'lik kısım daha fazla konut alabiliyor. Genel duruma bakarken bir de gayrimenkulün kendileri için enflasyona karşı hem değerini koruyan, bir de öte taraftan gayrimenkulü kendisi için gelir gören bir gruptan bahsetmemek olmaz.

Yaklaşık hanehalklarının %3.5'luk geliri bir gayrimenkulden. Bu çok fazla bir oran değil ama önemli girdilerden bir tanesi hanehalkı gelirine.

Konfor Etkisi

Demografik ve ekonomik sebepleri saydık. Bunun yanında bir de konfor etkisi var. Bir evin dört tarafının çevrili olması oranın 1 konut olduğu anlamına geliyor. Bir evin o dönemli standartlarda insanları bir konfor içerisinde yaşatabiliyor olması gerekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılmış olan bir istatistiğe göre konutlarla ilgili olarak insanların %17'si komşulardan ve sokaktan gelen gürültüden şikayetçi. %17,5'u odalarının karanlık olmasından ve güneş almamasından şikayetçi. %39.6'sı, %40'ı yaklaşık bir konutun izolasyonu sebebiyle ısınamamasından şikayetçi.

%37'si de evin yağmur suyu alması, duvarlarının nemli olması ve çürümüş pencerelerinin olmasından şikayetçi. İşte bunlar da insanlara, eğer imkanı varsa, başka bir eve kiracı olarak çıkmaya ya da satın alma düşüncesine iten unsurlar.

İşte bu bahsettiğimiz sebepler insanları konut alma sürecine doğru, imkanı olanları tabi ki, imkanı olmayanları yine kiracı olmaya devam ediyor. Ama imkanı olanları ev alma karar sürecine iten unsurlar. Bunların bazılarını bizler fark ediyoruz. Bazılarını da fark etmeden içinde yaşayarak görmüş oluyoruz.

^